Genç Adam Analiz

Mehmet Talu Hocaefendi ile Diyalog üzerine Röportaj

"İsmailağa cemaatinin güzide Hocalarından , aynı zamanda Milli Gazetesi yazarı İlahiyatçı Mehmet Talu Hoca ile Diyalog hakkında yaptığımız röportaj "


“Diyalog sadece ehl-i Kitab ile sınırlı kalmamalı, ateistlerlede yapılmalıdır“

Muhterem Hocam ,öncelikle röportaj isteğimizi kabul ettiğinizden dolayı teşekkür ederiz.
Genc::Adam : Bir yazınızda “İslâm’ı tebliğ etmek üzere Müslümanlarla diğer din mensuplarının, hatta dinsizlerin ve ateistlerin diyalog halinde olmasında herhangi bir sakınca yoktur. Daha da ileriye giderek bunun Müslümanlar açısından bir “zorunluluk” olduğunu söylüyorum.” diyerek Diyaloğun İlahi bir emir olduğunu beyan ediyorsunuz. İslamda Diyaloğun yeri nedir ? Diyalog olmadan tebliğ olur mu ?


-          
Mehmet Talu Hoca : Aslında tabi ,sorunun içinde kısmen cevabı bulunmaktadır. Zannedersem bu konuda tam anlaşma sağlanamıyor , diyalog yapanlarla diyaloğa karşı çıkanlar arasında bir “diyalog kopukluğu” var, bir takım endişeler var ! Buna taraftar olanlar ile karşı çıkanlar arasında bir diyalog eksikliği var. Bu diyalog sağlanabilinirse , taraftarlar bunu nasıl yaptıklarını , karşı çıkanlara anlatabilseler karşı çıkanlarda hangi noktalarda karşı çıktıklarını anlatsalar mesele çözülecek kanaatindeyim.Her iki tarafında halis niyetle olduklarını düşünüyorum. Şu bilinmelidirki ; her müslüman genel olarak kafirleri , ama özellikle Ehl-i kitabı İslam’a çağırmaları vacibtir. Kur'an Ayetlerinin birçoğuna baktığımızda " ya eyyuhennasu" –“ey insanlar” ifadesi ile genele bir ifade var dolaysıyla müslüman , genele davet yapmalı , ancak özellikle Ehl-i Kitabı İslam’a çağırması vacibtir. Yine Kur'anı Kerimde "Kul " – “söyle” şeklinde başlayan Ayetlere baktığımızda , “kim söyliyecek ?” diye düşünürsek ,  başta sevgili Peygamberimiz (SAV) söyliyecek ! (Rabbim şefaatine nail eylesin) . Peki günümüzde kim yapacak bu vazifeyi ? tabi ki , başta müslümanların ileri gelenleri olmak üzere tüm Müslümanlar. Sonuç olarak diyebiliriz ki; Kur'anı Kerimde geçen “Ehl-i Kitab” hitabından

İslama daveti anlıyoruz ! Bu davet İslamı en iyi şekilde , en iyi uslubla , güzellikle ikna edip , onların isteyerek İslama girmelerini sağlıyarak olur ki ; buda ancak diyalogla olabilir.Bizler bu daveti en iyi şekilde yapmakla mesuluz ! Biz eğer bu daveti yapmamıza rağmen, karşıdakiler icabet etmese bile bizler en azından görevimizi yapmış ve mesuliyetten kurtulmuş oluruz.

“Mahmut Efendi'nin Diyalog konusunda Fethullah Gülen Hocaefendi hakkında olumsuz bir beyanı yok!"



Genc::Adam :    Mahmut Efendi Hazretleri’nin, Diyalog Hizmetleri öncesinde veya sonrasında , Fethullah Gülen Hocaefendi aleyhinde has dairede bir beyanına şahit oldunuz mu ? Bu konuda birtakım spekülatif yaklaşımlar var !
Mehmet Talu Hoca :

Efendim , Mahmut Efendi Hazretlerinin (K.S.) , Fethullah Gülen Hocaefendi aleyhinde en ufak bir beyanına şahit olmadım ! Bu hem Diyalog öncesi için geçerlidir , hemde Diyalog sonrası. Hatta , şöyle bir hatıramı hatırlatmamda fayda görüyorum :

Ben İlahiyat Fakültesinden (Samsun) öğretim görevlisiydim , oaradan ayrıldıktan sonra , istanbula geldim .O zamanki şartlar imkanınca ,Fetih İlim Araştırma Vakfında Eğitim müdürü olarak vazifeye başladım. Diyanet İşleri Başkanlığını nezaretinde Kuranı Kerim kurslarında Eğitimci-İdareci olarak görev yaparken ,zannedersem 1989-90 ‘lı yıllardı , birgün Mahmut Efendi Hazretlerine (K.S.) şöyle bir teklifte bulunmuştum :
Hocam , imkanımız var , bu Kur'anı Kerim faaliyetleri yanında , yurtlarda açalım , üniversiteye giden öğrencilere maddi-manevi katkılarımız olsun, onları da yetiştirelim
dedim . Efendi Hazretleri (KS) bana şöyle dedi : “Bak Talu , o okulları , yurt işlerini Fethullah Gülen Hoca ve onun cemaati , çok güzel bir şekilde yapıyor ! Onlar o boşluğu gayet güzel bir şekilde dolduruyor ! Ama , Kur'anı Kerim , Hafızlık ve diğer Dini İlimler günümüzde gereği gibi yapılmıyor ! Bırak onu en güzel bir şekilde o kardeşlerimiz yapsınlar. Bizde bu işi ; yani Kur'anı Kerim , Hafızlık , Arabçayı ve Dini Eğitimleri en iyi şekilde yapalım !”

Ben Efendi Hazretlerini Bursa İmam Hatib Okulunda okurken ,1969 yılında tanıdım !
O zamandan beri Efendi Hazretlerinin , genel anlamda , hiçbir Cemaat veya Hocası
aleyhinde olarak en ufak bir beyanını duymadım.Varsa tasvib etmedikleri bizzat kendilerine ulaşanbilirse söylemişlerdir. Yalnız , Fethullah Gülen Hocamız hakkında böyle bir husus yoktur !

“Yeni Mesaj Grubu o ifadeleri sarf etmiş ise, yanlış yapmıştır"

Genc::Adam : Diyaloğa karşı çıkan Yeni Mesaj Grubunun , Fethullah Gülen Hocaefendi hakkında “gizli kardinal” , “Müslümanları Hıristiyanlaştırıyor” ,” Amerikan ajanı” ve Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri için “İngiliz ajanı” , “2.Lawrence” şeklindeki ifadelerine kendi medya organlarında ve internet sitelerinde şahit olmaktayız. Mümin olduğunu beyan eden bir kişinin , başka bir mümini bu tarz tekfir etmesinin dinimizdeki yeri nedir ?

Mehmet Talu Hoca : Şimdi , ben bu tarz  ifadeleri görmüş değilim. Dolaysıyla bu ifadeler varmı yokmu bilmiyorum, şayet bu ifadeler söylenmiş ise , elbette bir müslüman hakkında bunu söylemek yanlıştır.Bu ifadeleri kabul etmek mümkün değildir. Ben şunu görüyorum , iki tarafında birbirlerini anlamadan kulaktan gelme ifadelerle ağır ithamlarda bulunduklarını görüyorum. Diyaloğa karşı çıkanlar hakkında karmatiler , anarşistler , hariciler vasfediliyor , onlarda anlaşılan bu şekilde mukabele ediyor. Mümine tekfir etmek çok tehlikelidir.Allah korusun kendisi kafir olur , kafirin kafir olmadığını dile getirmekte küfürdür. Ehl-i sünnet uleması , kelimeyi küfür söyleyene hemen kafir demeyi uygun bulmuyor , mümkünse uyarıp o kişiyi kurtarma yolunu seçiyor !

Genc::Adam : Karmati , Harici ve Anarşist tesbiti ile Diyaloğa körü körüne karşı çıkan , Diyaloğun hiçbir şekilde İslam’da yeri olmadığını beyan eden zümreler için sarf edildiğini görüyoruz, yoksa Diyalog ile ilgili samimi ve yapıcı endişeler taşıyan kardeşlerimiz için sarfedilmediğini , makalenin içeriğinden anlıyoruz ! Yoksa , o listeye Siyonistleri ve bir takım evangelistleride eklemek mümkündür.

Mehmet Talu Hoca : Konu açılmışken şunu da ifade etmeden geçemiyeceğim : Haydar Baş’ın , Hocaefendiye yazmış olduğu mektub genel manada kabul edilebilinir bir mektubtur , yanlış hatırlamıyorsam “tesettür teferruattır” gibi söylemleri de içeren mektubu kast ediyorum.

Genc::Adam : Hocaefendi “tesettür fur’uata ait bir meseledir” dedmişti , Hürriyet gazetesinin bir Yazarı bunu “tesettür teferruattır“ şeklinde dile getirdi , ne hikmetse bazıları Hocaefendinin usul’e ait bir meselesini değilde , Hürriyetteki bu yoruma göre Hocaefendiyi yargılamaya çalıştı…Neyse , röportajımıza devam edelim…

Genc::Adam : Kur’an-ı Kerim, Hz.Musa (AS) mı firavun gibi birisine gönderirken “Ona yumuşak söz söyleyin. Belki öğüt alır, yahut korkar.” (Taha, 44) demektedir. “Kavl-i leyine” emrinin günümüze bakan yönleri nelerdir ?

Mehmet Talu Hoca : Kur’an-ı Kerim , burda çok önemli bir tebliğ ve davet usulune işaret ediliyor. Söylediğimiz hakikatı , o hakikatte bir değişiklik yapmadan onlara nazik bir şekilde söylemektir. Yoksa , kırıcı bir uslubla değil.Günlük muamelerlerimize de örnek verebiliriz. Mesela bir kişiden alacağınız varsa ve de sizin de ihtiyacınız varsa , “kardeşim ihtiyacım var bana borcunuzu ödermisiniz” demek var , birde “yahu kardeşim şu borcunu bana versene” sertliğinde söylemek var. Neticede her ikiside aynı olmakla beraber ifade ediş tarzında farklılık var.

Genc::Adam : Saçı olmayan bir insana “Kel” hitabı ile ”saçları dökülmüş” demek gibi herhalde ..

Mehmet Talu Hoca : Evet , dolyasıyla bizler İslamı tebliğ ederken karşımzıdakilerin seviyesini düşünerek , islamı en iyi bir şekilde olduğu gibi anlatma durmundayız Kaba ve sert davranmaktan kaçınmalıyız. Diğer Ayetlerden de anladığımıza göre , ancak “Harbi” (savaş yaptığımız) olan ve İslama açıktan düşmanlık izhar edenlere karşı sert davranılmalıdır. Ama gerek memleketimizde , gerek yurtdışındaki gayri müslimlerle karşılaştığımızda İslama yumuşak ve seviyeli tebliğ yapmalıdır !

“Fethullah Hocamı rüyamda gördüm..."

Genc::Adam : Ahmet Şahin Hoca’nın “Ehl-i kitapla amentüde ittifakımız var!” cümlesini taviz olarak niteliyorsunuz. Halbuki , Ahmet Şahin Hoca konu ile ilgili 2.yazısının devamında :”Ancak ehli kitabın bazılarının bu doğruları tarif ve tavsif ederken yanlışa düştüklerini de görüyor, Allah’a babalık, peygambere de oğulluk ve krallık sıfatını isnat etmeleri gibi yanılgılarına da şahit oluyoruz. Onlardan bazılarının bu gibi yanlış tarif ve tavsiflerinin doğrusunu anlatma görevi de yine bize düşüyor. “ demektedir. Yazıları bir bütün olarak bakarsak , Kuran’ın :” De ki: Ey Ehl-i Kitap, Sizinle Bizim Aramızda ortak olan Bir Kelimeye Gelin: Allah'tan Başkasına İbadet Etmeyelim ve O'na Hiçbir Şeyi Ortak Koşmayalım.”(Ali İmran:64) ifadesine muvafık düşmüyor mu ?

Mehmet Talu Hoca : Ahmet Şahin Hoca’nın 14.07.2000 tarihli köşe yazısının ikici yarısındaki yanlış anlamaya müsait ifadelerini , 15.03.2005 tarihli köşe yazısında açıklık getirmesi sevindiricidir , ancak biraz geç olmuştur. Gönül isterdiki , bu konu biraz daha erken aydınlatılmış olsaydı. İzninizle Ahmet Şahin Hoca’nın bu ifadesine bir cevab mahiyetinde Milli Gazetedeki Köşeme yazı hazırladığım , ancak henüz yayına girmeden önce gördüğüm bir rüyayı arz etmek istiyorum.Gerçi rüya ile amel olmaz ama yinede arz edeyim.

Genc::Adam : Estağfrullah…buyurun….

Mehmet Talu Hoca : Perşembe akşamıydı yanılmıyorsam , akşam namazımı kıldıktan sonra Bir programa katılmak için hazırlık yaptığım bir sırada , biraz vakit olduğundan kısa bir süreliğine istirahat etmek üzere kanepeye sırt üstü uzanmıştım. Tam o  esnada , Fethullah Gülen hocaefendi girdi . Kendisini en son gördüğüm ; 1980 li yılların başında Dursun Efendinin sohbetinde erzurumda görmüştüm , işte o surette gördüm. O yıllarda bana “Talu Hoca” diye hitab ederdi. Hatta Hocamızın (Fethullah Gülen Hocaefendi) köyünden o dönemlerde bir kız bile almıştık. İşte Hocamızı son gördüğüm , takkeli koyu kahverengili bir ceket , yeşile yakın bir pantalonla gördüm , içeriye odaya girdi. Ayağı ile benim sağ ayağımın iç kısmına vurdu . “Talu kalk “ dedi . Bende kalktım oturdum kanepeye . “Hocam buyurun” dedim heyecanla . Sağ eliyle göğsüme vurdu ve dediki :” Bu hazırladığın yazıyı çok beğendim ,seni tebrik ediyorum. Güzel hususlara temas etmişsin ! Çünkü ben üzülüyorum , bu çalışmalar bazı konularda çığrından çıktı ! (*) Uyandım ve baktımki , henüz 5 dakika olmuş yatalı ve kanepede  oturuyorum. Bu rüyamı Hocamıza iletirseniz memnun olurum.

Genc::Adam : İnşallah…Diğer sorumuza geçecek olursak ; Diyalog Hizmetlerine başlanmadan önce , İslami camianın görüş ve bilgisinin alınmadığından bahsediyorsunuz. Örneğin , size “Diyalog hizmetlerine girilmeden önce ”sorulmuş olunsaydı , siz ”sakın yapmayın , gayri Müslimlere güven olmaz “ mı derdiniz , yoksa “inşallah hayırlara vesile olunur , yalnız tedbir ve temkini elden bırakmayın “ mı derdiniz ?

Mehmet Talu Hoca : Soruda dediğiniz üzere dikkatli olmak koşulu ile derdim. Elbette diyalog içinde olmayınız dememiz mümkün değildir. Ancak burda şöyle bir endişe var , bilhassa diyaloğa karşı olanlar çevresinde benimde gördüğüm ve duyduğum kadarı ile İslamdan taviz vererek diyalog yapılmasını uygun görmüyoruz , “Kavli leyin” ile (tatlı dil ile) hikmetle tebliğ yapılması şeklinde uygun görüyorum. Endişe , diyaloğun vatikan kilisesi menşeli olduğu , misyonerler tarafından başlatıldığı ve buna isnaden onlarla bu konuda temkinli davranılması konusundur. Maide suresinde (49.Ayet-i Kerime) dediği gibi ; Allahu Teala Müslümanların Ehl-i kitab ile yapacakları diyaloglarda dikkatli davranmamızı buyuruyor. “Allahın sana indirdiği hükümlerin bir kısmından seni saptırmamalarına dikkat et” mealindedir.Dolaysıyla , ben bunun çok detayını , yani Vatikan menşelimidir değilmidir tam bilemiyorum.

Genc::Adam : Vatikan’ın bugünki Dinlerarası Diyalog Sekreteryası Başkanı Thomas Michel’e göre , Diyaloğun Asrımızda başlatan ve teşvik eden Bediüzzaman Said Nursi Hazretleridir. Papa’ya 1950 ‘li yılların başında Zülfikar isimli eserini gönderen ve bir mektub yazıp , Mutlak dinsizliğe karşı birlikte hareket etmeyi öğütlemesi göz önünde bulundurulduğundan bu doğruıdur. Diğer yandan , bugünkü Diyalog faaliyetleri 1990 lı yılların başında Türkiye’de başlamış bağımsız bir hareket iken , 1964’te yine kendi çapında bir organizasyon olan Vatikan kökenli Diyalog faliyetleride , 1998 yılında birtakım ortak organizasyonlar yapma noktasında devam etmektedir. Bu zaman zaman birlikte devam ederken , zaman zamanda Gazeteciler ve Yazarlar Vakfının önderliğinde olmuştur. İslam'dan taviz verilmemesi her mümin gibi Diyalog Hizmetlerini yapanlarında hassasiyetle üzerinde durdukları bir mevzudur ! "Taviz" ile "zorlaştırmayın - kolaylaştırın , soğutmayın-sevdirin" farkı iyi tahlil etmek lazım !

(*) : Hoşgörü sürecinin tahlili sohbetinde, Hocaefendinin birtakım endişeleri dile getirdiği bilinmektedir.yazınının tamamı için : Hoşgörü Sürecinin Tahlili

“Diyalog Hizmetlerini yapanlar biz kardeşlerine yaptıklarını daha iyi anlatmalıdırlar"

Genc::Adam : Diyaloğa karşı birtakım aleyhta yazılar ,özellikle ehl-i sünnet çizgisinde tereddüt etmediğimiz Beyan gibi mecmualarda yayınlanması, bizi üzmekle beraber , acaba kendimizi tam ifade edemediğimize veya konunun detayları hakkında eksik bilgilendirilmeye mi bağlıyalım ?

Mehmet Talu Hoca : Aynen ifade buyurduğunuz gibi , Diyalog hakkında birtakım duyumların tashihi adına biraraya gelinmeli , bizler bilgilendirilmeliyiz. Bu bilgilendirmenin uluorta Medya önünde yapılmasını da doğru bulmuyorum. Çünkü neticede bizler aile içindeki sorunlarımızı yine aile içinde çözmeliyiz. Şahsen , yüz yüze has dairede görüşmelere hazırım !

Genc::Adam : 1994 yılından bu yana Diyalog Hizmetleri sonrasında “ben müslümandım, diyalog sonrasında gördümki , Müslüman , Hıristiyan veya Yahudilik hepsi hak dinmiş , o açıdan hıristiyan oldum” şeklinde ifade eden bir kişiya rastladınız mı ?

Mehmet Talu Hoca : Bizzat yüzyüze rastlamadım. Ancak , basında bu iddiayı dillendirenler oldu ! Tabi şimdi , basındaki bu tür iddialar bize ölçü olmayabilir. Kendisine güvendiğimiz Yazar Burhan Bozgeyik bey , 8 nisan 2005 tarihli köşesinde böyle bir iddiada bulundu.

Genc::Adam : O yazınınaynısını Ali Eren Bey'de Vakit'teki köşesinde yayınladı ; "İzmir'de bir profesörün kızı" şeklinde anlatılan bir "rivayet" . İsim yok , delil yok , rivayet var. Şahsen sizin şahit olduğunuz bir vaka var mı?

Mehmet Talu Hoca : Dediğim gibi bizzat karşılaştığımı söyliyemem.

Genc::Adam : İzninizle son sorumu sormak istiyorum ; Fethullah Gülen Hocaefendi’nin : “Herkes kelime-i tevhidi esas alarak çevresine bakışını yeniden gözden geçirmeli ve islah etmelidir. Hatta Kelime-i Tevhidin ikinci bölümünü, yani ‘Muhammed ALLAH’ın Resulüdür’ kısmını söylemeksizin ikrar eden kimselere de merhamet nazarıyla bakılmalıdır...” cümlesinde geçen “merhamet nazarı ile bakılma” ifadesini , biz “iman etme ümidi “ şeklinde anlıyoruz. Çünkü Hocaefendi pek çok yazısında "Muhammederresulullah olmadan ehl-i necat olunmaz" diyor ! “merhamet nazarı ile bakmayı” “ehl-i necattır” şeklinde anlam verdiğinizden mi “Taviz” olarak nitelendiriyorsunuz ?

Mehmet Talu Hoca : O cümle gerçekten Hocaefendiye mi ait ?

Genc::Adam : Evet Hocaefendiye ait , ancak dediğim gibi "merhamet nazarı ile bakmak" ehl-i necattır demek değil ......şahsen "iman etme ümidi" şeklinde anlıyorum.

Mehmet Talu Hoca : Aslında okurken yanlış anlaşılmalara sebebiyet verecek kelimeler kullanılmasa daha iyi olur kanaatindeyim. Herzaman söylediğim gibi , burda aslında Diyalog taraftarı (ayırmcılık olarak görülmesin)  ile olmayanların biraraya gelerek , ev sohbeti (basın önünde uygun görmüyorum) , ziyaret şeklinde yapılsa faydalı olacaktır. Ben şahsen buna herzaman varım ! Her halıkarda yüzyüze görüşelim , bizim anlamadıklarımız varsa siz anlatırsınız , izah edersiniz, her iki tarafında samimi olduklarına inanıyorum.

Genc::Adam : Bizde sizin samimiyetinize isnaden bu röportajı yaptık , sizde kabul buyurdunuz ! Değerli vaktinizi bize ayırdığınızdan dolayı Allah Razı olsun ! İnşallah "röportajın" hayırlara vesile olmasını Rabbimden niyaz ederim.

Bu röportaj ; 21.04.2006 tarihinde yapılmıştır. Röportaj Banta kayıt edilmiştir.

 

Add comment


Security code


Refresh

back to top

BU GÜNLER DE GEÇECEK

ÇATLAYAN RÜYA

ÇARPITILAN BEDDUA!

ŞAHİT OL YA RAB...

Mefkure Yolculuğu