Kürsü - M. Fethullah Gülen - Genç Adam

Beyan dergisinin, diyalog konusunda Bediüzzaman ile çelişkileri -1

ÖNSÖZ

Mahmut Ustaosmanoğlu Hazretleri (Mahmut Efendi Hazretleri) Allah’ın sevgili Dostlarından büyük bir Kutub'tur. İnanıyoruzki, kendilerinin Himmet ve Duaları sayesinde,Ümmeti Muhammedin dünyadaki mağduriyet ve mazlumiyeti olması gerekenden daha az tecelli etmekte ve İslam adına gösterdiğimiz gevşeklik ve tenbelliğe istinaden, belki başımıza taşlar yağması İlah-i adaletin bir gereği olmasına karşın, Mahmut Efendi ve diğer tüm Hak Dostlarının yüzü suyu hürmetine Allah Rahman ve Tevvab isimlerinin tecelli ettirerek, bu musibetleri hafifletmektedir.
Beyan Dergisi, Mahmut Efendi Cemaatinin Resmi bir Dergisi olmamakla beraber, bahse konu cemaatin hocaları tarafından çıkarılmakta ve genel anlamda çok müstefid yazılar yayınlamaktadır. Lakin, 2004 yılından bu yana herhalde tam olarak anlaşılmadığından dolayı, Dinlerarası Diyalog faaliyetleri aleyhinde yazılar yayınlayarak, sanki bahse konu Mahmut Efendi cemaati ile muhterem Fethullah Gülen Hocaefendinin önderliğini yaptığı Gönüllüler Hareketi arasında bir münakaşa varmış izlenimi vermektedirler!



Halbuki, daha geçen sene, İsmail Büyükçelebi Abi ile beraber birkaç kişi Mahmut Efendiyi ziyarete geliyorlar ve Mahmud Efendiye: 'Efendim; Hocamıza sizin selamınızı arz ettiğimizde hüzünleniyor, gözleri doluyor. Size çok selamları var. Dualarınızı bekliyor. Sizden sizi hatırlatacak bir hatıra bekliyor ' diyorlar. Mahmut Efendi de mübarek başından takkesini çıkarıp veriyor. (Geçen sene Afyonda Abdulhak Hocanın (Mahmut Efendinin önceki ders istiharecisi) yaptığı Ege Bölgesi Hocalar Toplantısında da anlatıldığını muhterem bir kardeşimiz anlatmıştı.)

Zaten Hak Dostları, herzaman birbirlerine hürmette kusur etmez, dualarında biribirlerini ihmal etmezler,aynı bu örnekte görüldüğü üzere!

Peki tüm bu Hakikatlere rağmen, Beyan Dergisi, uhuvveti zedelemeye matuf bu yayınları ısrarla sürdürerek, konunun muhatabları ile Diyalog kurup, anlamakta zorlandıkları hususları has dairede paylaşmak yerine neden acaba Diyalogsuzluğu tercih edip, avam önünde, yanlış anlaşılmalara sebebiyet verme pahasına bu yayınları yapmaktadırlar?

Buna istinaden, Beyan Dergisinde çıkan yazıların, İsmailağa cemaatini bağlamadığını bilmemiz hasebi ile, Dinlerarası Diyalog aleyhinde yazılan yazıların özellikle Bediüzzaman Hazretleri ile İlmi çelişkilerini gösterme gereği hasıl oldu!

Bunu samimi bir uyarı mahiyetinde görmelerini, ve yorumlarını Bediüzzaman Hazretleri çizgisine getirmelerini bir kardeşleri olarak temenni ediyoruz.

Gayret bizden, tevfik Rabb-i Rahimden!

GİRİŞ


Sayı: Mayıs 2005
Bölüm:Tefsir

Konu: DİKKAT! DİKKAT! DİKKAT! O (celle celaluhu) emrediyor
ey inananlar! yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin

Konu Özeti : Onları düşman telakki edin !

Yazar: Ahmet Mahmut Ünlü


Muhterem Ahmet Mahmut Ünlü Hoca,

'Ey İman edenler! Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin, (çünkü) onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. İçinizden kim onları dost edinirse, o da onlardandır. Şüphesiz ki Allah zulmeden bir kavmi hidayet etmez.' (Maide, 51)

Ayetinin nuzülü ile ilgili değişik tefsirleri inceledikten sonra, Kur’anı Kerimin “yahudi ve hıristiyanlar ile dost edinmeyin “ emrinin, bütün Yahudi ve bütün Hıristiyanların kast edildiğini beyan etmenize rağmen, bu hükmü hangi Tefsirden çıkardığınızı yazmamışsınız! Acaba gerçekten, Kur’an bu ifadesi ile her Hıristiyan ve her Yahudi ile dost olmayı nehy ediyor mu, veya dost edinmeyi nehyederken, neyi kast ediyor ?
İnşallah hep birlikte mütalaa edelim:


A) Hadis-i Şerifler noktasındaki Çelişkiniz:


1-) Allah Resûlü (sas) , bir gün yoldan bir Yahudi cenazesi geçerken ayağa kalkar. O esnada yanında bulunan bir Sahabi, “Ya Resûlallah, o Yahudi’dir.” der. Nebiler Serveri (sas) hiç tavrını bozmadan ve yüz çizgilerini değiştirmeden, zamana “dur ve beni dinle” dedirtecek şu cevabı verir: “Ama o bir insan! ” (1) Acaba Efendimiz (SAV) , bir yahudi cenazesine göstermiş olduğu asgari saygıyı ne ile tevil etmeyi düşünüyorsunuz?

2-) Ebu Sa'lebe el-Huşeni naklediyor: Ben Hz. Peygamber (sav) 'e 'Ey Allah'ın Resulü, biz Ehli Kitab'ın yaşadığı bir yerdeyiz. Onların kap kacaklarından yiyip içebilir miyiz? diye sordum. Dedi ki: 'Onlarınkinden başka kap-kacak bulabilirseniz onlarınkinden yemeyin. Başka birşey bulamazsanız onları yıkadıktan sonra kullanın.' diyerek, Ehl-i Kitaba bu noktadan bir ayrıcalık yapmış ve komşuluk hakkından doğan bir Diyaloğun kapısını kapatmamıştır.(2)

3-) Necran Hristiyanları, Medine’ye altmış kişilik bir Heyet ile öğleden sonra geç vakitte ulaşmış ve Mescid-i Nebeviyyede Efendimiz (SAV) ‘in huzuruna çıkmışlarıdı. İbadet vakitleri geldiğinden Mescid’de ibadet etmişler, Ashab-ı Kiram buna itiraz etmelerine rağmen, Peygamberimiz onlara ibadet etmeleri için izin vermiştir. Onlarda Şark’a dönerek ibadetlerini yaptılar. (3) Bunu İslamın diğer din müntesiblerine bir hoşgörüsü olarak nasıl telakki etmezsiniz?

4-) Elli civarında Maddeden oluşan, Müslümanlar ile Medineli arap ve yahudi kabileleri arasında karşılıklı Hak ve vazifeleri tanzim eden, Medine vesikasını adı verdiğimiz, dünyada bir devletin ortaya koyduğu ilk Anayasayıda Allah Resulu yürürlüğü koymuştur. Bu metnin 25. maddelesinde, yahudi ve müttefiklerine tam bir din hürriyeti tanınmış olduğunu, ve müslümanlar ile birlikte bir ümmet olduklarını hem 25.ci maddede hemde 2.ci maddede bahsedilmiş olması, din hürriyeti açısından bir ilktir.(4) Yahudiler ile ümmet olmayı kabul eden Efendimiz (SAV) ise şayet, siz nasıl her Ehl-i Kitab ile dost olmayı haram addedersiniz?

5-) Aynı anlayış içersinde, Efendimiz (SAV) , yahudilerin Medine’deki ilim ve adliye merkezi konumundaki Beyt-ul Midras’ larına bizzat gitmiş, onlara “ Ey yahudi topluluğu, islam olun, selamet bulursunuz “ tebliğde bulumuştur. (5) Yahudilerin yanlarına bizzat giden Efendimiz (SAV) acaba izzet ve Şerefinden –haşa- bir şey mi kaybetmiş oluyordu?

6-) İslam memleketinde cizye ödemeyi kabul ederek yaşayan Ehl-i Kitab’a verilen kendi inanç özgürlükleri ile mal ve can emniyetini teyid eden bir başka Hadis-i Şerfite: 'Kim bir zımmiyi haksız yere öldürürse, cennetin kokusunu duyamaz. Halbuki onun kokusu kırk yıllık yoldan duyulabilir” (6) demektedir.Ayrıca, müşriklerden bir kişinin hac dönüşü bir müslüman tarafından öldürülmesi üzerine, peygamberimiz müşrikin ailesine diyet ödenmesini hükmetmiştir. (7) Hz.Ömer ve Hz.Ali, kendi hilafetleri döneminde zımmileri öldüren müslümanlara kısas cezasını uygulamışlardır (8)

Şimdi, şayet sizin anladığınız ve anlatmaya çalıştığınız vech ile, bütün hıristiyanlar ve bütün yahudiler ile düşman olunması murad edilmiş olsaydı, o zaman Efendimiz (SAV) ve Sahabeyi Güzinin uygulamalarını ne ile tevil edeceksiniz?



B) Bediüzzaman Hazretleri noktasındaki çelişkiniz:


Bediüzzaman Hazretleri, Kur’anda men edilen “Yahudi ve hristiyanlarla dost olmayın (Maide, 5/51) Ayeti Kerimesinin tefsirinde, “Delil, katiü'l-metin olduğu gibi katiü'd-delalet olmak gerektir,” diyerek, yahudiler ve hıristiyanlarla diyalog ve dostluk kurmanın yasak olduğuna dair delilin Kur’an’ın ayetleri gibi sağlam bir metne dayandırılmasına rağmen, kastedilen anlamın kesin olmadığını belirterek, Yahudi ve Hristiyanlarla dost olmaya men değil, tahrif olan yahudilik dini ile yine tahrif olan hristiyanlık dinine dost olmaya nehy olduğunu belirtmektedir. Şayet bu Ayeti Kerimeyi böyle bir anlam verilmemiş olunursa, yine Bediüzzamanın “Ehl-i kitaptan bir haremin olsa elbette seveceksin! ” ifadesinde dediği üzere, Ehl-i Kitab hanımları ile evlenmeye ruhsatı belirten (Maide.5/5) Ayeti ile çelişeceğine vurgu yapmaktadır. Çünkü, hem dost edinmeyin hemde Hanımları ile evlenmenizde bir sakınca olmaz anlayışı, Kur’anın siyak ve sibak bütünlüğünü zedelemektedir. Tefsirin devamında, Asr-ı Sadet döneminde, İslamın yeni nuzülü ile meydana gelen yeni bir Manevi inkılabat olduğundan, Sahabeyi Kiram bütün kıstaslarını bu noktadan yapmaktalardı , ve bu Din noktasında muhabbet veya düşmanlık beslerlerdi. Buna istinaden, Asrı Saadet döneminde gayri müslimlere muhabbette bir nifak endişesi vardı. Ancak, günümüzde yaşanan inkılabat manevi değil bir nevi medeni ve dünyevi bir inkılabat olduğundan, kıstas olarak medeniyeti nazara almak esastır. Zaten, gayri müslimlerin çoğu da dinlerine bağlı olmadıklarından, onlarla dost olmak, hem medeniyet ve gelişmişlikleri noktasına hemde Dünyevi Barış ve Huzurun temini içindir. Bundan dolayı, Kur’andaki nehiy bunun kesinlikle kapsamamaktadır! (9)

'Hattâ değil Müslümanlarla, belki dindar Hıristiyanlarla dahi dost olup adâveti bırakmaya çalışıyorum'(10) demektedir. İnkar-ı Uluhiyete karşı, Amerika gibi dine önem veren devletlerle Diyaloğun olması gerektiğine işaret eden Bediüzzaman, bu ülkelerle İslam Kimliğimizi öne çıkararak Hakiki dostlukların sağlanabileceğine vurgu yapmıştır. (11)

Neticede Bediüzzaman ile sizin yorumlarınız arasındaki tek benzerlik, ifadenizde geçen:

“Alûsî ve 'Ruhu'l–Beyan' tefsirlerinde zikredildiğine göre Yahudi ve Hıristiyanları dinlerinden razı olarak dost edinen kimse hakikaten kâfirdir ki, o kişinin onların dini üzere olduğu ve cehennemde onlarla birlikte olacağında şüphe yoktur ifadesinde gizlidir. "

Onun dışında, lütfen Ayetin Tefsirini ve Ehl-i Kitaba , Ahirzaman Müceddidinin bakışı doğrultusunda tashih edin!

Bediüzzaman Hazretleri, “Yahudi ve hristiyanlarla dost olmayın (Maide, 5/51) Ayeti Kerimesinin tefsirinde, diyerek, yahudiler ve hıristiyanlarla diyalog ve dostluk kurmanın yasak olduğuna dair delilin Kur’an’ın ayetleri gibi sağlam bir metne dayandırılmasına rağmen, , Yahudi ve Hristiyanlarla dost olmaya men değilŞayet bu Ayeti Kerimeyi böyle bir anlam verilmemiş olunursa, yine Bediüzzamanın ifadesinde dediği üzere, Ehl-i Kitab hanımları ile evlenmeye ruhsatı belirten vurgu yapmaktadır. Çünkü, hem dost edinmeyin hemde Hanımları ile evlenmenizde bir sakınca olmaz anlayışı, . Tefsirin devamında, Asr-ı Sadet döneminde, İslamın yeni nuzülü ile meydana gelen yeni bir olduğundan, Sahabeyi Kiram bütün kıstaslarını bu noktadan yapmaktalardı , ve bu Buna istinaden, Asrı Saadet döneminde gayri müslimlere muhabbette bir nifak endişesi vardı. Ancak, günümüzde yaşanan , kıstas olarak . Zaten, gayri müslimlerin çoğu da dinlerine bağlı olmadıklarından, onlarla dost olmak, hem medeniyet ve gelişmişlikleri noktasına hemde Dünyevi Barış ve Huzurun temini içindir'Hattâ değil Müslümanlarla, belki demektedir. İnkar-ı Uluhiyete karşı, dine önem veren devletlerle , bu ülkelerle İslam Kimliğimizi öne çıkararak sağlanabileceğine vurgu yapmıştır. , ifadenizde geçen: “Alûsî ve 'Ruhu'l–Beyan' tefsirlerinde zikredildiğine göre Yahudi ve Hıristiyanları hakikaten kâfirdir ki, o kişinin onların dini üzere olduğu ve cehennemde onlarla birlikte olacağında şüphe yoktur ifadesinde gizlidir. "Onun dışında, lütfen Ayetin Tefsirini ve Ehl-i Kitaba , Ahirzaman Müceddidinin bakışı doğrultusunda


C) Elmalı Hamdi Yazır Tefsiri ile çelişkiniz:

Merhum Elmalı Hamdi Yazır bu Ayeti Kerime için bakın Tefsirinde ne diyor:

'Yahudi ve hıristiyanları dostlar edinmeyin. Onlara velî olmayınız değil, onları velî tutmayınız, itimat edip de yâr tanımayınız, yardaklık etmeyiniz. Velâyetlerine, hükümlerine yardımlarına müracaat etmek, mühim işlerin başına getirmek şöyle dursun, onlara gerçek bir dost gibi tam bir samimiyetle itimat edip de kendinizi kaptırmayınız. Özetle onları dost olur sanıp da yakın dostlarınız gibi sıkı fıkı beraberliklere dalmayınız, tuzaklarına düşmeyiniz, isteklerine iştirak etmeyiniz. Görülüyor ki 'Yahudiler ve hıristiyanlara dostlar olmayınız' buyurulmamış, 'Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyiniz' buyurulmuştur. Çünkü 'Allah sizi, din hakkında sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayan kimselere iyilik etmekten, onlara adaletli davranmaktan men etmez.' (Mümtehine, 60/8) buyurulmuştur. Şu halde müminler yahudi ve hıristiyanlara iyilik etmekten,dostluk yapmaktan, onlara âmir olmaktan yasaklanmış ve men edilmiş değil, onları dost edinmekten, yardaklık etmekten yasaklanmışlardır.'


Yani özetle:

Görülüyor ki 'Yahudiler ve hıristiyanlara dostlar olmayınız' buyurulmamış, 'Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyiniz' buyurulmuştur.

'Dost edinmek' ile 'Tebliğ niyetli dost olmak' arasındaki Farka VURGU yapıyor,


1-) Haram olan 'Dost edinmek': Onlara her türlü sırrınızı paylaşmak, sıkı-fıkı bir ilişki içinde olmak, onlardan gelen her habere hemen itimat etmek ve onlara yardaklık etmek yasaklanırken,

2-) Helal olan 'Dost olmak': İslamı temsil ve tebliğ noktasında Diyalog kurmak, onlara adaletle hükmetmek, iyilik yapmak olarak sıralayabiliriz.

Şayet, bu hususu böyle anlamamış olursak, “Allah sizi, din hakkında sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayan kimselere iyilik etmekten, onlara adaletli davranmaktan men etmez.' (Mümtehine, 60/8) Ayeti Kerimesi ile çelişkiye düşüleceğinden bahsetmektedir.. Bu ise Kur'ana değil, Diyalog karşıtı kardeşlerimize münhasır bir vasıftır (12)

Sonuç:

Yazınızdaki yorumlar, Kur'anın hem (Maide; 5/5) hem (Mümtehine, 60/8) , hem Sahih Hadis-i Şerifler, hem Bediüzzaman Hazretleri hemde başta Elmalı Hamdi Yazır olmak üzere diğer bütün Tefsirlerin mana ve ruhu ile çelişmektedir. Zorlama bir tevil ve tekellüf anlayışı ile, bu çelişkilerin varlığı şaşırtıcı değildir!




(1) Müslim, Cenâiz 78, 81
(2) Ebu Davud, Et'ime 46 (3839) : Tirmizi, Siyer 11
(3) İbn-i Hişam, es-Sire, beyrut ts.I,573-574; Hamidullah, İslam Peygamberi, I,619-620
(4) İbn-i Hişam, es-Sire, beyrut ts.I,501-504; Hamidullah,el-vesaik,s.,63-73, Hamidullah, İslam peygamberi, I,206-210
(5) Buhari, İ’tisam 18
(6) Buhari, Cizye,5; Ebu Davud, Cihad 165, (2760) : Nesai, Kasame 14,
(7) İbn Ebi Şeybe, Musannef, no: 33427
(8) Cassas, Ahkam-ul Kuran, I,174-175
(9) Münazarat, Sayfa 71
(10) Barla Lahikası, Sayfa 10
(11) Emirdağ Lahikası-II, ss. 423-424
(12) Elmalı Hamdi Yazır, Maide, 5/51 Tefsiri

Add comment


Security code


Refresh

back to top
  • EN SON EKLENENLER
  • EN ÇOK OKUNANLAR
  • SON YORUMLAR

HAKİKAT DAMLALARI

Hakikat Damlaları Kendine pay ayırdığın ölçüde Cenâb-ı Hakk'a teveccühünden kısmış olursun. Hakikat Damlaları

M. Fethullah Gülen

ARAMA

BU GÜNLER DE GEÇECEK

ÇATLAYAN RÜYA

ÇARPITILAN BEDDUA!

ŞAHİT OL YA RAB...

Mefkure Yolculuğu