Kürsü - M. Fethullah Gülen - Genç Adam

Gülen kriptoları: Ulusalcı tezlerin bittiği an!

Taraf Gazetesi, bomba bir iş daha yaptı ve Julian Assange ile anlaşarak ABD'li diplomatların Türkiye kriptolarını parça tesirli yayınlamaya başladı. Gazetenin ilk haberi, Gülen Hareketi'yle ilgiliydi.

ABD'nin Türkiye'de görev yapan diplomatlarının Washington'la yaptıkları gizli yazışmaların yayınlandığı belgeler, pek çok açıdan okunabilir. Bunlardan çıkarak binlerce senaryo üretilebilir.

 

Ancak belgelerin tümünü eksiksiz okuduğumda bende kalan: Türkiye'nin ulusalcı komplocularının son yıllarda yarattığı, "Cemaatle ve AK Parti'yle elele, haydi Ilımlı İslam devletine" başlıklı bir gizli ajandası olan Amerika imajının doğru olmadığı oldu. Nasıl mı oldu?

Önce veriler:

2005 yılında ABD'nin İstanbul Başkonsolos Vekili olan Smith, Washington'a gönderdiği telgrafta, "Gülen hareketinin... içine çektiği insanlar üzerinde baskı uyguladığı", "Okullardaki yatılı öğrencilerin beyinlerinin yıkandığı", "Bu gerçekler, Gülencilerin polis teşkilatı dahil birçok devlet kurumuna sızmalarıyla birleştiğinde, ...dünya çapında bir İslamcı yayılma propagandası misyonunun yattığına işaret ettiği..." gibi cümleler kuruyor.

23 Mayıs 2006 tarihinde ABD'nin İstanbul Başkonsolosu Deborah K. Jones ise dış işlerine gönderdiği kriptoda, Türkiye'den ABD'ye gitmek için vize başvurusunda bulunan 'Gülenciler' -metinde geçen ifade bu- hakkında, "Gülen'le ilişkileri konusunda kaçamak davranıyorlar, bu da Konsolosluk memurlarında soru işaretleri yaratıyor. Bu rahatsızlığımız Türk toplumunun laik kesimlerince de paylaşılıyor" diyor.

Amerikalı diplomatların Gülen hareketine olan şüphesi 2007 ve sonrasında biraz daha azalıyor ancak bitmiyor. 25 Temmuz 2008'de dönemin Ankara Büyükelçisi Ross Wilson, harekete ait Samanyolu Lisesi'ni gezdikten sonra, bu okullarla ilgili olumlu ve olumsuz görüşleri aktarıyor ve Ankara Üniversitesi'nde profesör olan bir şahsın söylediklerini tekrarlıyor gönderdiği telgrafta: " Sadece tek bir kitap okuyan adama güvenme".

2009 yılına ait gönderilerde ise, "hareketin devleti dramatik şekilde yıkmak gibi bir amacı olmadığı, onların amacının içeriden değiştirmek" olduğu yazıyor özetle.

Bu metinlerden çok farklı yorumlara varacaklar olabilir; gelgelelim bana göre bu belgelerdeki bakış açısının, ulusalcıların söyleminden hiçbir farkı yok.

Çünkü, Aktütün, Dağlıca gibi ihmaller ortaya çıktıkça, darbe planları önümüze döküldükçe 'TSK yıpranıyor' diye dövünenler, Ergenekon davasını itibarsızlaştırmak ve özünden uzaklaştırmak için ellerinden geleni ardına koymayanlar, CHP'li Kemalist çevreler de Gülen Hareketi'ni aynı şekilde tanımlıyor, "öğrencilerin beynini yıkamakla", "şeffaf olmamakla", "polisi ve devletin diğer kurumlarını ele geçirmekle" ve "gizli ajanda taşımakla" suçluyorlardı.

Peki, bir devlet gizli pazarlık yaptığı bir cemaatten, bu kadar derin bir şüpheyle sözedebilir miydi? O hareketin liderine Yeşil Kart vermemezlik eder miydi? (Gülen'in yeşil kart başvurusu önce göçmen bürosu tarafından reddedildi, Gülen olayı yargıya taşıyarak yeşil kartını mahkeme kararı sonucu 2008'de alabildi).

Ama bakın, Gülen Hareketi'nin ABD'yle gizli pazarlıklar sürdürdüğünü savlayan da aynı ulusalcılardı. AK Parti hükümetinin, Gülen hareketi vesilesiyle ABD'nin Ilımlı İslam projesinin taşeronu olduğunu söyleyenler de aynı kişilerdi.

Kim mi onlar? Yanlarına bir kısım saf milliyetçilerin de desteğini almış olan sol Kemalistler, Ergenekoncular, postalcılar, velhasıl Türkiye Cumhuriyeti'nin 1923'teki haliyle dipfrizde kalmasını isteyenler.

Pek çok açıdan çok tartışılacak veriler içeriyor bu belgeler, ancak benim rasyonel bakmaya çalışarak anladığım şu ki; Türkiye'deki ulusalcıların ABD'yle ilgili tezleri tamamen uydurma, saptırma ve cemaati karalamaya yönelik dezeformasyondan ibarettir.

Aynı diller, bu sefer de büyük ihtimalle yön değiştirecekler. Taraf'ın, Gülen Cemaati'nin maşası olduğunu söyleyecekler ya da akıl almaz başka iftiralara yönelecekler biliyorum, ama okuyan herkesin görebileceği şekilde manzara ortada...

Bu belgelerden çıkacak bir sonuç varsa, ne ABD'nin ulusalcıların anlattığı ABD olduğu, ne de Gülen Cemaati'yle aralarındaki ilişkinin sanıldığı gibi bir ilişki olduğudur. Ulusalcı tezler, nalları dikmiştir. Toprağı bol olsundur.

 

 

Yeni Şafak

http://www.yenisafak.com.tr/yazarlar/?t=18.03.2011&y=OzlemAlbayrak

Add comment


Security code


Refresh

back to top
  • EN SON EKLENENLER
  • EN ÇOK OKUNANLAR
  • SON YORUMLAR

HAKİKAT DAMLALARI

Hakikat Damlaları Fazîlet, en iyi maldır. Cömertlik, en güzel mücevherdir. Akıl, en güzel zînettir. İlim, en şerefli meziyettir. Hakikat Damlaları

Hz. Ali (r.a.)

ARAMA

BU GÜNLER DE GEÇECEK

ÇATLAYAN RÜYA

ÇARPITILAN BEDDUA!

ŞAHİT OL YA RAB...

Mefkure Yolculuğu