Kürsü - M. Fethullah Gülen - Genç Adam

Hilafetin tekrar gelmesi pratikte mümkünmüdür ?

SORU : Hilafetin ilgasından sonra İslam dünyasında birçok hilafet hareketi ortaya çıktı; özellikle Hindistan Müslümanları arasında. Günümüz dünyasının hızlı değişimini dikkate alırsak, sizce hilafetin yeniden canlandırılması mümkün müdür? Yoksa onu beklemek hayalperestlik midir?



Hilafet kaldırılırken lehinde ve aleyhinde değişik mütalaalar oldu. Türk sosyoloğu Ziya Gökalp ve bu konuda onun çizgisini izleyenlerin yaklaşımları şöyle idi: "Dayanağını, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden alan hilafet makamının Müslümanlar arasında muteber bir yeri vardır. Yeryüzünde bir hilafet makamı bulunmazsa İslam âlemi kendisini imamesiz kalmış ve dağılmış perişan bir tesbih gibi görür." Seyyid Bey ve onun çizgisindekiler ise özetle şu görüşleri ortaya koyuyordu: Hilafet hikmettir; doğrudan doğruya millet işidir ve zamanın gereklerine tabidir. Peygamber Efendimiz vefat ettiklerinde Ashab-ı Kiram'a hilafetle alakalı bir şey açıklamamıştı. Kur'an-ı Kerim'e müracaat edildiğinde de mevzu ile alakalı hiçbir ayet olmadığı görülecektir. Kur'an devletle alakalı meşveret, şûra ve ulü'l-emr'e itaat konuları üzerinde durur. Bunların siyaset ve idareyle alakalı önemli iki unsur olduğunu vurgular. Zaten hilafet, Hazreti Ali ile hicretin otuzuncu senesinde bitmiştir. Mezheb imamlarının ve akaid üstadlarının mütalaalarından nakillerde bulunur. Hilafetin gaye ve maksadına göre bir şeyler yapılması gerektiğini ve dolayısıyla hilafetin bir manada tarihselliğini hatırlatır. Bu sürecin hakikî halifeler dediğimiz zatlarla bittiğinden söz eder. Ondan sonra tarih sayfasında görülen halifelerin hakikî değil de şeklî ve surî halife olduklarını dile getirir.

Bu tartışmalar sürerken bazı muhaliflere rağmen Meclis'in, "Halife hal'edilmiştir. Hilafet, hükümet ve cumhuriyet mana ve mefhumunda esasen mündemiç olduğundan makam-ı hilafet de mülğâdır" sözleriyle hilafet kaldırılmıştır.

Zaten bu tartışmalardan çok önce, Mukaddime'sinde İbn-i Haldun, hilafetle alakalı şu mütalaada bulunmuştur: "Hilafet mevzuunda üç farklı bakış açısı söz konusudur: 1- Hilafet ilahî bir müessesedir ve zaruridir. 2- Hilafet ihtiyaçlara bağlıdır. 3- Haricilerin savundukları şekliyle, hilafet lüzumsuzdur."

Bugün hilafete gerek olmadığına inananlar; bunu milli devletlerin doğmasına ve istiklal düşüncesinin öne çıkmasına bağlarlar. Bu nedenlerle bazıları hilafetin artık müessiriyetini kaybettiğine inanır.

Bazıları ise Müslümanlar arasında birliğe vesile olması; farklı milletlerin kendi ülkelerindeki imkanları teatî etmeleri ve daha iyi değerlendirmeleri; saf yığınların, hilafetin dinî manasından ötürü onun etrafında daha rahat toplanabilme ihtimalleri gibi hususlardan dolayı hilafetin hala tesirli bir dinamik olduğu üzerinde durur.

Bunları ifade ettikten sonra şu söylenebilir: Hilafetin yeniden ihyası çok zor olduğu gibi, bütün Müslümanlara kabul ettirmek de imkansız gibi görülmektedir. Ayrıca böyle bir teşebbüsün muasır dünyaca nasıl algılanacağını da düşünmek gerekir. Dolayısıyla hem hilafet kavramına hem de hilafeti ihya hareketlerine yukarıda belirtilen düşüncelerin ışığında bakmak faydalı olur.



Kaynak : ( Muslim World'ün Gülen ropörtajı - 2. Bölüm- 09.09.2005 Zaman Gazetesi )

 

 

Add comment


Security code


Refresh

back to top
  • EN SON EKLENENLER
  • EN ÇOK OKUNANLAR
  • SON YORUMLAR

HAKİKAT DAMLALARI

Hakikat Damlaları sultan-ı kainat birdir. herşeyin anahtarı onun yanında, herşeyin dizgini onun elindedir. Hakikat Damlaları

Bediüzzaman

ARAMA

BU GÜNLER DE GEÇECEK

ÇATLAYAN RÜYA

ÇARPITILAN BEDDUA!

ŞAHİT OL YA RAB...

Mefkure Yolculuğu