Kürsü - M. Fethullah Gülen - Genç Adam

Bediüzzaman Hazretleri "Menfi Milliyetçilik" yapmışmıdır ?

SORU: Bediüzzaman Hazretlerinin bir eserinde şu ifadeleri kullandığı iddia ediliyor :

"Ey Asurlular ve Ahemenidlerin cihangirlik zamanında, onların öncüleri ve kahraman askerleri olan arslan Kürtler! Beşyüz yıldır yattınız. Yeter artık. Uyanınız. Sabahtır. Yoksa vahşet ve gaflet sizi vahşet sahrasında yağma edecektir. İlâhi hikmet denilen âlem makinesinin nizamı ve telgraf hattı gibi bütün âleme dalbudak salan Tanrı'nın nurlu kanununun kurucusu olan ilâhî hikmet, ezel ufkundan kader parmağını kaldırmış size emrediyor ki: Ayrılık, gayrılıkla damla damla dağınık sular gibi boşa giden hamiyet ve kuvvetinizi milliyet fikriyle birleştirip kaynaştırarak zerrelerdeki küçük cazibelerden bir umumî ve millî cazibe teşkili ile Kürtler gibi büyük bir kütleyi dünya gibi döndürerek İslâm ve Osmanlı şevket güneşinin mevkibinde parlak bir yıldız gibi cazibesine uymakla muvazeneyi ve umumî ahengi muhafaza ediniz."


Menfi Kürtçülük ima eden bu ifadeler gerçekmidir? Gerçek ise nasıl anlaşılmalıdır?

El-Cevab : Bediüzzaman Hazretlerinin Divan-ı Harbdeki savunmasını ve sonuç kısmındaki önerilerini sunduğu “İki Mekteb-i Musibetin Şehadetnamesi yahut Divan-ı Harb-i Örfî” isimli Eserinden alıntılanan yukarıdaki iddiaların birtakım ilaveler içerdiğini anlamak için Risale-i Nur uzmanı olmaya gerek yoktur. En basitinden , Bediüzzaman Hazretleri eserlerinin hiçbir yerinde “Tanrı” kelimesini kullanmamıştır , kullanmaz ! Halbuki bu iddiade bariz bir şekilde “Tanrı’nın nuru” denmektedir. Dolaysıyla “Divan-ı Harfı Örfi” eserinin 58.Sayfasından birtakım kelimeler eklenerek tahrif edilmiş bu sahte alıntının asıl metnine bir bakalım :


“Ey eski çağların cihangir Asya ordularının kahraman askerlerinin ahfâdı olan vatandaşlarım ve kardeşlerim! Beş yüz senedir yattığınız yeter. Artık uyanınız, sabahtır. Yoksa, sahrâ-yı vahşette yatmakla gaflet sizi yağma edecektir.Hikmet denilen makine-i âlemin nizamı ve telgraf hattı gibi umum âleme uzanan ve dal budak salan kanun-u nurânî-yi İlâhiyenin müessisi olan hikmet-i İlâhiye, ufk-u ezelden kaderin parmağını kaldırmış, size emrediyor ki: Tefrika ile müteferrik su gibi katre katre zâyi olan hamiyet ve kuvvetinizi fikr-i milliyetle, yani İslâmiyet milliyetiyle tevhid ve mezc ederek, zerratın câzibe-i cüz'iyeleri gibi bir cazibe-i umumî-i vatanî teşkil ile, kütle-i azîmi küre gibi tedvir ederek şems-i şevket-i İslâmiyenin cemahir-i müttefika-i İslâmiyenin mevkebinde bir kevkeb-i münevver gibi câzibesine ittibâ ile muvazene ve âheng-i umumiyeyi muhafaza ediniz.”

Bediüzzaman Hazretleri neş’et ettiği toplumu , son beşyüz yıl Osmanlı Devlet-i Aliyesinde olduğu üzere , İslam milleti çerçevesinde hareket etmeye , İslam’ın birleştirici bir parçası olmaya , İslam Birliğinin bir azası olarak çalışmaya teşvik ettiğini görmekteyiz. Yoksa, menfi milliyetçilik hislerini kabartan bir tane ifade görmemekteyiz.

Zaten yazının devamında;
"Fen, san'at silâhıyla cehalet ve fakra hücum ediniz"
“Kılıçlarınızı, fen ve san'at ve tesanüd-ü hikmet-i Kur'âniye cevherinden yapmalısınız.”


İfadelerinden Bediüzzaman Hazretleri  , Fen , Sanat ve Kur’anın Hikmet rehberliğinde bir terakkiye vurgu yapmaktadır.

Hayatını Allah (CC) ve Resulünü(SAV) anlatmaya , İman’ı kalblere nakşetmeye talib insanlar hangi ırk-kültür ve etnik grubtan olursa olsun , daima kucaklayıcı bir tavır sergilemiş, bu konuda İslam kardeşliğini ön planda tutmuşlardır ! Bediüzzaman Hazretleride bu kardeşliğin  ve kucaklayıcı atmosferin , Türk Milleti rehberliğinde tüm milletlerin İslam kardeşliği yaklaşımı ile tahakkuk edeceği eksenindedir.

Bunun en bariz örneğini , kendisinden destek isteyen Şeyh Said’e verdiği müthiş cevabta görmekteyiz :

“Türk milleti asırlardan beri İslamiyete hizmet etmiş ve çok velîler yetiştirmiştir. Bunların torunlarına kılınç çekilmez; siz de çekmeyiniz, teşebbüsünüzden vazgeçiniz. Millet, irşad ve tenvir edilmelidir” (Tarihçe-i Hayat, s. 135.)


Sözlerimi Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin, Türk Milletine bakışını gösteren birkaç cümlesi ile noktalayıp, onu bir Türk düşmanı, menfi bir Kürt milliyetçisi gibi göstermek isteyenleri -şayet varsa- “vicdanlarına” havale ederek bitirmek istiyorum.


“….Türk milleti Kur’ân’ın bayraktarı ve senâ-i Kur’âniyeye mazhar olduğu için…” (Şualar, Sayfa 327)
“….Türk milletinin daima dinde ve imanda ileri olduğunu…” (Şualar, Sayfa 329)
“Bu kahraman İslâm Türk milleti başka bir devletin boyunduruğu altına giremez. “ (Şualar, Sayfa 469)
“…Türk milletinin geçmiş asırlardaki milyarlar şerefli merhum ordularına ve milyonlarla şehidlerine…” (Emirdağ Lahikası, Sayfa 191)
“Ve Türk milletinin bin yıllık kudsî mefahir-i milliyesine mümasil, yine Türk milletinin dünyaya örnek olmuş kahraman ecdadının yerinde İslâmiyet hakikatlerine sarılarak yine Kur’ân’ın bayraktarlığı vazifesiyle istikbalin kıt’alarında hâkim-i mânevî olacağını hissedebilirler.( Emirdağ Lahikası, Sayfa 368)
“…Türk milleti Kur’ân ın bayraktarı ve sena-yı Kur’âniyeye mazhar olduğu için..” (Emirdağ Lahikası, Sayfa 245)

Add comment


Security code


Refresh

back to top
  • EN SON EKLENENLER
  • EN ÇOK OKUNANLAR
  • SON YORUMLAR

HAKİKAT DAMLALARI

Hakikat Damlaları Güzel ahlak, en iyi arkadaştır; Mü’minin amel defterinin nişanesi güzel ahlakıdır. Hakikat Damlaları

Hz. Ali (r.a.)

ARAMA

BU GÜNLER DE GEÇECEK

ÇATLAYAN RÜYA

ÇARPITILAN BEDDUA!

ŞAHİT OL YA RAB...

Mefkure Yolculuğu