Kürsü - M. Fethullah Gülen - Genç Adam

Yurtdışındaki Türk Okulları İslama Hizmet ediyormu ?

Türkiye Merkezli açılan ve Dünya’da sayıları 700’e ulaşan Eğtim Müesseseleri ile ilgili olarak, Medya’da çıkan bir kısmı çarpıtmaya matuf ,bir kısmıda eksik bilgilendirmelerden mütevellit yaklaşımları aslında doğal buluyorum !

Netice’de Türkiye gelişmiş ve dünya Siyasetine aktif yön veren bir ülke değilken , Dünya’nın yeniden Sevgi ve Hoşgörü ekseninde yapılanmasına zemin hazırlayan bu “Diyalog adacıklarını” ; nasıl olurda az gelişmiş bir ülkenin insanları yapabilir ? Hele hele birde Emekli bir Vaiz‘in teşviki ile kendisinden söz ettirebilir?” tarzındaki yaklaşımlara bizim cevabımız çok basit : Neden olmasın ? Neden her yaklaşım sizin çıkmaz sokağınızdan geçmiyor diye “inek altında buzağı “ arıyorsunuz ?



Türk Okullarının İslami ve Milli bir Hizmet yanı yok diyenlerin yanıldıkları nokta , Türk Okulları ile birlikte o ülkelere Sahabeyi Kiramın yetiştiği Dar-ul Erkam dediğimiz ışık evlerininde beraberinde gitmiş olmasıdır. Bir ülkeye 1 okul açılmış ise , o bir okula karşılık takriben 5-6 ışık evide beraberinde açılmaktadır. Dolaysıyla dünyada mevcut 700 Eğitim müessesesine mukabil , bunun birkaç katı nisbetinde ışık evleri açılmakta ve Asrın Sahabe namzeti insanları yetiştirilmektedir.Gerek ahlaken , gereksede milli ve dini duygularla yoğrulan bu gençler , hafta sonları Kolejdeki diğer Dinlere mensub öğrencileri evlerinde misafir etmekte , onlara Türk misafirperverliği ile birlikte İslam’ın Sevgi ve Hoşgörü eksenindeki atmosferini de yaşatmaktadırlar. Okuldaki öğretmenlerin seviyeli temsili , ışık evlerindeki genç talebelerin muhabbet fedailikleri ile bütünleşmesi sonucu , Türk Kolejleri hem İslam’ın gönüllere nakşedilmesine hemde Ülkemiz insanı ve devletine ciddi muhabbet beslenmesine vesile olmaktadır. Buna ilaveten , türkçemizin bir dünya dili olması yolunda emin adımlar atıldığına şahit olmaktayız. Dolaysıyla Okullarda Dini ve Ahlaki eğitim doğrudan değil daha ziyade temsilen olurken , asıl Tebliğ bahse konu ışık evlerinde gerçekleştirildiğinden ve ışık evleride ön plana çıkartılmadığından , sanki Türk Okullarının bu eksende ciddi bir işlevi yokmuş gibi bir intibanın uyanmasıda doğaldır.

Türk Kolejlerinde ilgili ülkenin Devlet Başkanlarının resimlerinin bulunması kadar doğal bir hadisenin bile çarpıtıldığını görmekteyiz. Rusya’daki Türk Okullarında Putin’in , Irak’taki Türk Okullarında bir dönem Saddam’ın veya Barzani’nin , Azerbeycan’daki Türk Okullarında Aliyev’in , Türkmenistan’daki Türk Okullarında Saparmurat Niyazov’un  posterlerinin bulunması gayet doğaldır , aynı zamanda mevzuatında gereğidir. Açılan Okullar ilgili ülkelerin mevzuatına riayet etmekle mükelleftirler. Biz Türkiye’de yabancı Okullara kendi Devlet büyüklerimizin (Atatürk’ün )  resimlerini ön şart olarak koşacağız ama onlar bize koşarken bu bir eleştiri konusu olacak. Benzer bir çarpık mantığı “Türk Milleti'nin parasıyla ha PKK'lı teröristlere silah satınalıp teslim etmişsiniz, ha Mesut Barzani' ve Celal Talabani'ye eğitimli adamlar yetiştirmişsiniz”  tesbitlerinde de görmekteyiz. Okul duvar’da o ülkenin Devlet Başkanının Resminin asılı olması , nasıl oluyorda sizin sevgi ve hoşgörü eksenli verdiğiniz Eğitim mesajlarınızı bir “teröre hizmeti” olarak dönüştürebiliyor?    Sıradan bir vatandaşa bu konuyu sormuş olsak diyecektir ki ,  bu Okullar ileride yetişmesi muhtemel PKK’lı teröristlere set çekmekte, onların önünü kapamakta , o Bölgede Türk milleti ve İslam kardeşliği aleyhine oluşması muhtemel hadiseleri bugünden önleme adına birer paratoner vazifesi görevini ifa etmektedir . Çünkü o okullarda okuyan insanlar ileride Irak’ın Kaderine yön verecek entelektüel insanların çocuklarıdır. Hoşgöre ve Diyalog soluklayan iradeler , terörü teşvik mi eder yoksa terörün önüne bir set mi olur ?

Türk Okullarındaki ders müfredatında Türkçe Dersi en azında seçmeli bir ders olarak okutulmakta ve mezun olan öğrencilerin hepsi konuşacak kadar Türkçe bilerek mezun olmaktadır.

Türk Okullarındaki öğretmenlerin çoğunun Amerikalı veya İngiliz oldukları iddiası gerçeği yansıtmamaktadır. Öğretmenlerin %90’ı , mütedeyyin ve Türk örf ve ahlakını benimsemiş Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmakla beraber , diğer %10 ‘u o ülkenin mevzuatının gereği ya o ülke öğretmenlerinden kontenjan verilmektedir , yada yine müfredatın gereği “international” statüdeki okullarda İngiltere veya Amerika’dan sadece İngilizce derslerini vermeleri için öğretmenler getirtilmektedir.

Okullarda ilgili Ülkenin Ana dili dışında , Türkçe ve İngilizce (Afrikada Fransızca) öğretilmeside , ülke mevzuatına göre belirlenmektedir. Aynı husus , din dersleri içinde geçerlidir. Bazı ülkelerde Din dersi yoktur , bazısında seçmeli olmaktadır. İslam’ın güzelliklerine tercüman olan ve hal tavırları ile temsil öğretemenlerimize ilaveten, yukarıda izah edildiği üzere ışıkevleri İslamın Tebliğine vesile olmaktadır. Dolaysıyla , Din derslerinde sadece Budizm, Hinduizm, Brahmanizm gibi dinlerin öğretildiği iddiasıda doğru değildir.Ülkemizde olduğu gibi , mevzuat gereği , seçmeli din derslerinde İslam ile birlikte tüm dünya dinleri öğretilebilmektedir. Diğer derslerde ilgili ülke mevzuatına göre belirlenmektedir. Türkçe dersi mecburi dersler arasında yer almaktadır.

Türk öğretmenlerinin  Amerikan pasaportu taşıdıkları iddiasıda hayal ürünü bir tesbittir. Çünkü , ilgili ülkelerde faal olan Türk Okulları Şirket olarak açıldıklarından , öğretmenelere “işçi” statüsünde çalışma ruhsatı alınmaktadır. Yurtdışında çalışan gurbetçi işçilerimiz  nasılki TC pasaportu ile gidecekleri ülkenin vizesini alarak gidebiliyorlarsa , Türk öğretmenleride  aynı yolu izleyerek yurtdışına çıkmaktadır.

Türk Okulları ilgili ülkenin koşullarına göre öğrencilerden bir ücret almaktadır.  Ülkenin Milli Gelir’ine göre giderler olacağından , kar amacı gütmeden Hizmet vermeye çalışmaktadır.Türkiye'deki Okullardan yüksek miktarlarda para talep edilip Gülen Cemaati'nin yurtdışındaki okullarında bu oranda para alınmadığı iddiası yine doğruyu yansıtmamaktadır. Bir Amerika bir Danimarka bir Almanya’da açılmış olan Türk Okul’undan alınan Eğitim masrafı , Türkiye’de kilerden çok daha fazla olmakla beraber bir Afganistan , bir Pakistan , bir Kırgızistandaki okullar yine o ülkenin mali durumuna göre elbette daha düşük olmaktadır. Diğer yandan, iddia edildiği üzere Okul ücretlerinin çok oldu varsayımını kabullensek bu; Okula öğrenci talebinin azalmasına sebebiyet vermesi gerekirken , 2006 yılında 30 Türk Okulunun daha açılması için birçok ülke Milli Eğitimlerinden tekliflerin gelmiş olması , ücret politikasının makul seviyede tutulduğuna bir delildir. Ayrıca ,hem Türkiye’de hemde ülke ekonomisi zayıf diğer ülkelerdeki Türk Okullarında okuyana öğrencilere , hamiyetperver ve fedakar milletimiz Burs vererek o öğrencilerin okumalarına katkı sağlamaktadır. Bunu “Milli Servetin israfı” olarak görenlerin, Dünya’da tarih yazan bir Ecdadın torunları olduklarını unuttuklarını hatırlatmak istiyoruz. Bir cihan devleti ve dünyada sözü dinlenir bir devlet olabilmek için , pek çok diğer ülkelere Eğitim ve Ticari faaliyetlerinde devlet bazında yatırım yaparken ve Bütçe ayırırken , Türkiye eksenli Eğitim girişimcilerinin bunu yapmalarını bir israf olarak nitelemek, ufku olgunlaşmamış yerinde saymaya talib bir bakışın göstergesinden öteye geçmez.

Türkiye gibi aslında fakir bir ülkenin bu devasa Hizmetleri yapmış olmasıda , “acaba bu değirmenin suyu nereden gelmektedir ?” şeklinde bir soruyu akla getirebilmektedir. Hemen ifade etmiş olalımki , Yurt dışındaki Okulların Bina ve arsalarının bir çoğu o ülkede hizmet veren Okulun bulunduğu Devletin kendi malıdır. Yani , ilgili Devletler “gelin okul açın” diyor , binası benden , arsası benden diyor. Dolaysıyla Ana Masraf fazla olmuyor. Elbette Okul binası inşaatı yapılanlarda var , tüm ülkeler bu cömertliği göstermiyor , lakin Yurt dışındaki okulların %70’i o devletin atıl duran binasının restore edilmesi sonucu Eğtim vermektedir. Bir kısmınada cüz’i Kiralar verilmektedir. Dolaysıyla Türk Milletine düşen vazife ,  Okul öğretmenlerini ve başarılı muhtaç öğrencilerini finanse etmek olmaktadır.

“Eğitim kurumları, yurtdışında ucuza kaliteli eğitim vereceğine, yurtiçindeki eğitim kurumlrıını biraz ucuzlatsa millet ve memleket için çok daha yararlı olacaktır.” yaklaşımı bir üstteki tesbitimizde kısmen belirttiğimiz üzere doğru olmamaktadır. Bugün yurt içindeki okul fiyatları mevcut Kolejler içinde makul bir seviyede tutulmaktadır. Okulların kontenjanlarının dolu olması bunu ispat etmektedir. Buna rağmen imkanları kısıtlı fakat çalışkan ve başarılı öğrencilere Burs verilerek Okullarda Eğitilmeleri sağlanmaktadır.

“Gülen Cemaati, sürekli olarak yurtdışına kaynak transfer edeceğine yurtiçindeki okul ve dershanelerini sübvanse etse de fakir fukara çocukları istifade etse daha iyi olmaz mı?” sorusunu soranlar Yurt dışındaki Türk Okulları hakkında bilmeden yorum yapmaktadırlar. Bugün ülkemizde Türk Okulları sayısının en fazla olan olduğu ülkedir. Sanki soruyu soranlar Türk Okulları sadece yurt dışına açılmakta , yurt içi ihmal ediliyor gibi bir intiba içersindeler. Dünya’daki 700 Eğitim müessesesinin  %70’i Türkiye’dedir. 1983 yılından itibaren Fatih Koleji , Yamanlar Koleji , Nilüfer Koleji ile başlayan Okullar zincirinden istifade ederek , gençlerin birer ahlak abidesi - muhabbet fedaisi - sevgi erleri olması için gayret sarf eden Türk Okullarının benzerleri , buna muhtaç , karanlıkta yaşayan diğer insanların çocuklarının faydalanması için neden açılmasın? Türk Milleti sadece kendine yetecek kadar bir idrak ve Şuura haiz olmadığını Osmanlı Devlet-i Aliyesi ile ispatlamış değilmi ? Bugün Balkanlarda ve Ortadoğuda yaşanan istikrarsızlıklar ve savaşların sebebi , Osmanlı’nın yıkılması sonucu mirasının paylaşılamaması değilmidir ? Şimdi siz bu Milleti neden Anadolu topraklarına hapsetmeyi reva görüyorsunuz ? Bırakalım , bu dar düşünceleri  Türkiye’den , Türk Dilinden , Türk Lobisinden ve İslam Ahlakının Dünya’ya yön vermesinden korkan insanlar sahiplensin.

Yurtdışında açılan her Okul , Türkiye Devletine danışılarak ve bilgilendirilerek yapılmaktadır. Bunun başlıca delili Cumurbaşkanlarımız Turgut Özal ve Süleyman Demirel’dir. Her ikiside bu konuda ilgili ülkelerin Devlet Başkanlarına iyi niyet mektubları yazmışlardır. Merhum Özal , Türki Cumhuriyetlere yapmış olduğu son ziayretinde , bu Okullara kefil olduğunu deklare edecek kadar sahiblenmiştir .

Yurtdışında açılan okulların süper güçler, uluslararası finans kurumları ya da Corc Soros benzeri spekülatörler tarafından desteklenmesi söz konusu değildir. Dünya Bankası tarafından karşılıksız verilen milyon dolarlık hibe bile reddedilmiş ve Fethullah Gülen Hocaefendinin sık sık dile getirdiği üzere : ”Şayet Anadolu insanımız dışında yabancı ülkelerden , hayır kurumlarından veya yabancı kişilerden bir kuruş alınmışsa , Allahın laneti üzerimize olsun ! “ demektedir. Bu tür desteklerin alındığı iddiasını gündemde tutanlar beyan dışında getirebildikleri bir delil yoktur.

"Kuzey Irak'taki okullarının açılışında "MİT ve bazı diğer istihbarat servislerinin kendilerine destek olduğu" iddiasıda abartılmış bir tesbittir. MİT’in , Cumhurbaşkanlarımızın veya Başbakanlarının talimatı doğrultusunda destek verdiği doğru iken , diğer istihbarat teşkilatları ile uzaktan yakından bir destek sözkonusu değildir. Bazı ülkelerin kendi iç istihbaratlarını kullanarak Türk Okullarını denetlemiş olmaları , Türk okullarının bu istihbarat birimleri ile çalıştığı anlamı çıkmaz.

Add comment


Security code


Refresh

back to top
  • EN SON EKLENENLER
  • EN ÇOK OKUNANLAR
  • SON YORUMLAR

HAKİKAT DAMLALARI

Hakikat Damlaları Kalp kör olduktan sonra, gözlerin görmesinde hiçbir fayda yoktur. Hakikat Damlaları

Hz. Ali (r.a.)

ARAMA

BU GÜNLER DE GEÇECEK

ÇATLAYAN RÜYA

ÇARPITILAN BEDDUA!

ŞAHİT OL YA RAB...

Mefkure Yolculuğu