Kürsü - M. Fethullah Gülen - Genç Adam

Ali Eren (Vakit gazetesi yazarı) ile Diyalog üzerine Röportaj -2

Hıristiyanların cennetlik olup olmama ve diğer mütereddit mevzulara inşallah 1-2 soru sonra gireceğiz ,o açıdan müsterih olabilirsiniz. Yalnız , Gazeteciler ve Yazarlar Vakfının sizi toplantılarına çağırmakla mükellef değil herhalde.  Kendi beyanlarınızdan anladığım kadarıyla 2 kez davet edilmişsiniz. Hatta yemek bile ikram etmişler. Bakın ben bile hiç davet edilmedim; şikayet etmiyorum…(gülümsemeler)…İsterseniz , bu konu ile alakalı devam edelim: Bediüzzaman Hazretleri  Kastamonu Lahikasında tam 2 yerde , Ahirzamanın bir “Fetret devri” olduğundan bahsetmektedir. M. Hamidullah Hoca, Allame Muhammed Ebu Zehre ve Fethullah Gülen
Hocaefendi  gibi Alimler de günümüzü bir fetret dönemi olarak değerlendirmektedirler. Siz bu görüşe katılıyormusunuz ?



Ali Eren :

Hayrola! N’oluyoruz?.. tutmaya başladınız… Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı beni toplantılarına çağırmakla
elbette mükellef değil. Ben, “Beni çağırmaya mükelleftirler” demiyorum ki zaten…  “Mecburdurlar” demiş
olsaydım, “Mecbur değiller” demekte haklı olurdunuz. Öyle demediğim halde, böyle konuşmanız, objektifliğin
kenarına doğru yol aldığnızı gösteriyor. Sizi ortaya gelmeye davet ediyorum. Çok istememe rağmen
çağırmaktan kaçındıklarını söylüyorum. Bu tavrı yadırgadığımı ifadeye çalışıyorum. Bana, “Mecbur değiller”
diyorsunuz, güzel… Onlara da, “Çağırmaktan niçin kaçtınız?” demeyi düşünüyor musunuz?
Beni iki kez çağırdılar demedim. İki kere gittiğimi söyledim. Bir kere çağırıldığım halde iki kere gitmemin sebebi
şu: Benim diyalogcuları tenkit ettiğimi bilen Ali Erkan Bey’le, bir yemekte diyaloğu konuşuyorduk. Laf arasında,
Cemal Bey’in beni bilgi vermek için çağırdığını ve oraya gideceğimi söyledim. Ali Erkan Bey, “Ben de geleyim”
dedi.  “Peki olur” dedim ama mecburen öyle söyledim. Çünkü Cemal Bey sadece beni davet etmişti. Tek davet
edildiğim halde, yanıma birisini daha alıp gitmek uygun olmazdı. Onun için tek olarak gittim. Orada Cemal
Bey’e, Ali Erkan Bey’in de gelmek istediğini, fakat sadece beni davet ettikleri için tek geldiğimi söyledim. Cemal
Bey, “Beraber gelseydiniz. Ali Erkan Bey bizim arkadaşımızdır” dedi. Ben de “Öyleyse daha iyi. Nasıl
olsa Ali Erkan Bey’in benim geldiğimden haberi yok. Ona, “Hadi beraber gidelim” derim, onunla
beraber geliriz, hem de onun arzusunu yerine getirmiş olurum” dedim. O da olur dedi, böylece iki defa
gitmiş oldum. İyi de oldu. Çünkü Cemal Bey’in, bana “Haklısın….” Dediğine, kendi yanlışlarını kabul ettiğine
şahit oldu ve -daha önce de söylediğim gibi- “Cemal Bey, bunun müdafaa edilecek tarafı yok”dedi.



Şimdi, size iki gidiş ve tek davet olduğunu anlatmış oldum. Yemek bile ikram etmişler diyorsunuz. Yapmayın!!!
“Bilgi verelim” diye çağırdıkları bir şahsa, bilgi yerine yemek ve çay verip göndermek ikram mı oluyor!..
Bereket ki, ikinci defa sevgili dostum Ali Erkan Bey’le de gittik de bir şeyler konuşmuş olduk. O ikinci
gitmemiz olmasaydı, bu görüşme dostlar alış-verişte olsun şeklinde olacaktı. Şimdi ben de size sorayım. Siz
benimle röportaj yapmak istediniz. Ben de kabul ettim. Sizi, “Gelin röportajı yapalım” diye çağırsaydım, siz
gelince konuya hiç girmeyip yemek ve çay ikram edip gönderseydim, ne dersiniz?...  Bu tavır takdir mi
edilmeliydi tenkit mi? Bakın… Beni bilgilendirmek için çağırmışlar, gelmişim…  Zaten bilgi vermek istediklerine
göre çekinecekleri bir şey olmaması lazım…Bilgi almak için gelmiş olan kişi, daha fazla bilgi edinmek istiyor, siz
ise çekiniyorsunuz ve  ona bu bilgiyi vermek taraftarı olmuyorsunuz… Bunun makul bir izahı olabilir mi?.. Yaptığı
şeylerin doğruluğundan şüphe etmeyen insan, böyle mi yapar?

Fetret devri meselesine gelince…

Âhırzamanda, fetret devrini yaşayan insanlar çok olabilir. Ama Âhırzaman,bütün dünya ve bütün insanlar için
fetret devri değildir. Meselâ, İslamı öğrenme ve yaşama imkanı olan kimseler için Âhırzamanın fetret devri

olduğunu söylemek zordur. Meselâ  Bediüzzamanın kendisi İslamı hem öğrenme imkanı bulmuş hem de
yaşamıştır. Dolayısıyla onun için fetret devri demek güç. Bu ümmetin içinde, kıyamete kadar Allah dostları
eksik olmayacaktır. Dünya onlarsız kalınca kıyamet kopacaktır. Henüz kıyamet kopmadığına göre, dünyada
Allah dostları, veliler var demektir. İşte hem bu mübârek zatlar için hem de İslami ilimleri hakkıyla öğrenen
gerçek alimler için de Âhırzaman fetret devri değildir. Çünkü, ferdî de olsa islamı olduğu gibi öğrenip
yaşamaktadırlar. Meseleye umumi olarak bakarsak o zaman hüküm değişecektir. Öyleyse şimdi soralım:

Peki öyleyse  ismini zikrettiğiniz zatlar niçin Âhırzaman için fetret devri diyor ve diyorlar? Âhırzamanda, İslamı
öğrenmek ve yaşamak imkanı diğer zamanlara göre daha az, imkansızlık ise daha fazla olduğu için, o
ifadeyi kullanmışlar. Yani Âhırzamanda İslamî imkanların yeryüzünde azlığından dolayı…  

Az önce ifadeye çalıştığım gibi, bu imkanlara sahip olanların bulunması ise onların verdiği bu hükmü hem
değiştirmez hem de yanlış yapmaz. Çünkü, istisnalar kaideyi bozmaz ve ekser için hükmi kül – çoğunluk
için genel kâide  vardır. Âhırzamanının fetret devri olmasının bana göre böyle bir izaha ihtiyacı var...

Bunun arkasından gelmesi muhtemel sorunuza ön cevap olmak üzere şunu da ilave etmekte fayda
görüyorum: Fetret devri olması, imkansızlıktan dolayı değil bazı yasaklardan dolayıdır. Çünkü, İslamı
öğrenmek ve kabul etmek için bugün mevcut olan imkanlar, şimdiye kadar belki hiçbir zaman bulunmadı. Yani,
İslamı kabule ve ferdî olarak yaşamaya –neredeyse- dünyanın her yerinde imkan vardır. Buna rağmen, dünyada
kuş uçmaz kervan geçmez yerler var da, orada bulunanlar dünyadan dolayısıyla İslamdan bîhaber
bulunuyorlarsa, onlar Allah indinde ellerindeki imkanlar nisbetinde sorumlu olurlar...






Add comment


Security code


Refresh

back to top
  • EN SON EKLENENLER
  • EN ÇOK OKUNANLAR
  • SON YORUMLAR

HAKİKAT DAMLALARI

Hakikat Damlaları Halk ile dostluk ve samimiyeti, Allah’ın itaati üzere olan kimseye ne mutlu. Hakikat Damlaları

Hz. Ali (r.a.)

ARAMA

BU GÜNLER DE GEÇECEK

ÇATLAYAN RÜYA

ÇARPITILAN BEDDUA!

ŞAHİT OL YA RAB...

Mefkure Yolculuğu