Kürsü - M. Fethullah Gülen - Genç Adam

"Diyalogcu"(!) Ebu Lehepmiş...

Müslim Karabacak "Diyalogcu Ebu Lehebti , Hz.Muhammed mübelliğdi"yazısında ,  Efendimizin tebliğ görevini; beşir/müjdeci ve nezir/korkuyu haber verici olmak üzere iki başlık altında yapardı. İman edip “salih amelle/Allah rızasını gözeterek” yapılan kulluğu hangi güzelliklerin beklediğini müjdelerdi.İman etmeyip şirk içinde olanları da hangi kötü akıbetin beklediğini anlatarak iman etmemeleri durumunda başlarına gelecek korkunç sonu anlatırdı.
EL-CEVAB :Efendimiz (SAV) ‘in hem tebliğ hemde temsil yanı vardı ! Rahmetim Gadabımın önündedir diyen Hz.Allah (C.C.) , göndermiş olduğu Resulünüde (SAV) , Alemlere Rahmet ve müjdeleyici olarak gönderilmiştir , yoksa korkutucu olarak değil !



(Ey Muhammed!) Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik. (Enbiya:107)


İDDİA :
Hz. Peygamber (as) bu tebliğ görevini, hangi halde ve şartlarda olursa olsun, muhatabının konumu ne olursa olsun, başına ne gelecekse gelsin, kısaca hiçbir hesap içinde olmadan yapmaktan bir an bile sarf–i nazar etmemiştir.Gün geldi muhatabı yaşadığı çağın süper gücü Bizans’ın kralı oldu, O’na bu tebliği yaptı.Gün geldi bir bedevi oldu muhatabı, O’nu İslam’a/Tevhid’e davet etti.Günü geldi Ebu Cehl’e gitti, O’nu imana davet etti.Ama imana davet etti!“Diyalog” yapmadı.


EL-CEVAB :
Efendimiz (SAV) , -haşa- Don Kişot vari  , her şartta , her önüne gelene “Müslüman ol” dememiştir ! Bu , Efendimiz (SA)'i usul ve yöntem bilmez olarak adlandırmış olursunuz ki  , bunu kabul etmek mümkün değildir. Efendimiz (SAV) , İslamı Temsil ve tebliğ ederken , muhatabın konumu , ilmi kapasitesi , ve kazanma noktalarını göz önünde bulundurarak Tebliğ vazifesini yapmıştır ! Mesela , İkrime (R.A.) Mekke Fethinde firar etmiş , Efendimiz (SAV) bu azılı düşmanını hanımı vesilesi ile ikna ederek yanına gelmesini sağlamış , huzuruna geldiğinde : “Merhaba , ey şerefli Muhacir “ şeklinde iltifat ettikten sonra , İkrime (RA) iman etmiştir. Mesela , Vahşi (RA) ‘da aynı şekilde Mekke Fethinden sonra Taif’e kaçmış , lakin Efendimiz (SAV) bir aracı vasitası ile ona tam 3 mektub ve her mektubta Allah’ın mağfireti ve günahları bağışlıyacağına işaret eden Ayetleri yazmış , nihayet üçüncü Mektubunda o İslama teslim olmuştu ! Ebu Süfyan ise , kendisine verilen 100 deve değerindeki bir ganimet karşısında , kalbi İslama ısındırılmış ve tam fethedilmiştir ! Hz.Yasir (RA) bir çokları gibi, Efendimiz (SAV) ‘min El-Emin vasfına binaen , hiçbir davet almadan İslam ile müşerref olmuştur ! Mesela bir Hudeybiyye Barış antlaşması ile , Halid bin Velidler , Amr bin As’lar , Osman bin Talha’lar “Müslüman ol” denmeden kendileri İslama girmişlerdir !
Demekki Efendimiz (SAV) , her insana fıtratına ve uslubuna uygun bir Diyalog zemini aramış , bu tesis edildikten sonrada İslam’a kazandırmıştır ! Yoksa , Diyaloğa girmediği hiç kimseye İslam’ı doğrudan temsil ve Tebliğ etmemiştir !


İDDİA :
Biri bana şunu ispat etsin bütün iddialarımdan vazgeçeceğim.Papalığın tasarlayıp uygulattığı “Dinlerarası Diyalog” sürecinde İslam’ı temsilen bulunanlardan herhangi biri, yapılan onca toplantının herhangi birinde “gayr–i Müslim” katılımcılara, ya da bir ferde; “bak beyefendi, şirk içindesin, bulunduğun hal küfürdür, iman et kurtul” diye bir tebliğinin, bir konuşmasının olduğunu bana biri ispat etsin, yanlış yaptığımı, hata işlediğimi peşinen kabul edeceğim.Böyle bir şeyi kimse ispat edemez. Çünkü böyle bir şey asla ve kat’a ve dahi hiçbir yerde yapılmadı.Yapılması da mümkün değildir.


EL-CEVAB :
Daha Efendimiz (SAV) ‘min Tebliğ Yöntemini bilmeden , onun tebliği hakkında yapılan bu ve benzeri iddialar , İlmi bir hüviyet kazanamıyacak , sadece ilmi bir acizliğin göstergesine delil olacaktır !


Mesela , Efendimiz (SAV) En yakın akrabalarını Safa tepesinde toplayıp onlari İslâm’a davet için, 'Size su dağın arkasında düşman atlılarının bulunduğunu söylesem, bana inanırmısınız? ' dediği zaman: 'Hepimiz inanırız. Çünkü sen yalan söylemezsin' diye cevap vermişlerdi.(Buhari Tecrid Tercemesi, 9/285) Bu örnek üzerine, Efendimiz (SAV) akrabalarını İslam’a davet etmiştir !


Yani , güven ve sıdık tesisi olmadan , islam adına yapılan hçbir davet uzun ömürlü olmayacağını bizzat bu örnekten göremkteyiz ! İşte Diyalog bu Güven Kredibilitesini tesis etmek, bahse konu Hrsitiyan ve yahudilerin bizleri (müslümanları) daha iyi tanımasını sağlaması için yapılıyor! Yani İslamın Diyalog ile temsili ve bu vesile ile tebliği yapılıyor. Siz güven telkin etmedikten sonra, sizinle ticaret bile yapılmazken, İslama davetine kim icabet edebilirki?

Bundan dolayı, Siyer (Efendimiz (SAV) 'in Hayatını) iyi bilmeden yorum yapmamak lazım! Çünkü Asr-ı Saadette yaşanana her hadise, mikro planda, günümüzdede yaşanmaktadır, yeterki doğru hadiseyi doğru hadiseyle değerlendirelim!


İDDİA :
Çünkü bu çalışmalar, İslam’ın hak din olduğu, Hz. Muhammed’in (as) Allah’ın son peygamberi olduğu hakikati üzerine bina edilmedi.


EL-CEVAB :
Dinlerarası Diyalog faaliyetlerinde , hangi Din mensubu ruhaniler , İslam’ın hak bir din olmadığını ve Efendimiz (SAV) ‘min son bir peygamberi olmadığını söylemiştir ?


İDDİA :
Peki sıkışınca “Hz. Peygamber (as) 33 kere (bu rakamı nereden buldularsa) Ebu Cehl’e gitti” diyen zavallılara sorum; gidince ne söyledi Ebu Cehl’e?


EL-CEVAB :
Bir kere Ebu Cehili ziyaret etme sayısı 33 değil , 100 ü aşkındır ! Bu konuda Siyer Kitablarından  İbn-i Hişam , İbn-i İshak ve İbn-i Esir ‘e bakabilirsiniz ! Ebu Cehil ile eskiden bir tanışıklığı olduğundan , ve onun nazarında el-Emin vasfına haiz olduğundan Doğrudan tebliğ yapması doğaldır ! Olayları kritize ederken , elma ile armutu karıştırmak ilim ehli insanların işi değildir!


İDDİA :
Gel seninle İbrahimî dinlerde anlaşalım mı?
Senin dinin de hak benimki de, gül gibi geçinip gidelim mi?
Yoksa şunu mu dedi: “İslam yanlış anlaşılan bir din olmuştur, bunda da en çok suçlanacak olan ashabımdır, vakitli bir gayretle İslam’ın bu yanlış anlaşılmasını kaldırıp atabiliriz.”
Bunlardan hiçbirini demedi Hz. Peygamber.


EL-CEVAB :
Biraz kapasitesi olan bir insan , bu soruları sormak yerine biraz düşünmelidir : Birkere İslam ‘ın henüz yeni nazil olduğu bir dönemde , İslam ‘ın yanlış tanınması mümkünüdür ? Madem mümkün değil , o halde yanlış anlaşılmasıda söz konusu değildir ! Kur’an-ı Kerim , buna rağmen Ehl-i Kitaba Efendimiz (SAV) min şu şekilde demesini öğütlüyor :” De ki: Rabbim, beni doğru yola iletti. Dosdoğru dine, Allah'ı birleyen İbrahim'in dinine. O, ortak koşanlardan değildi”(En’am :161)


İDDİA :
Girin google’ye. Ve yazın “millionen gegen Mohammed.” Karşınıza şöyle bir Almanca metin çıkacak; "Der Vatikan will weltweit die Ausbreitung des İslam stoppen. Eine kaum bekannte Organisation gibt dafür Riesensummen aus." (inşallah imlası yoktur. Sonra bir Alamanca bilene bunu tercüme ettirin.Bulamazsanız ben tercüme ettirmiştim, onunla iktifa edin: “Vatikan, İslam’ın dünya üzerinde yayılmasını durdurmak istiyor. Tanınmış büyük bir teşkilat bu uğurda büyük harcamalar yapıyor.”Bu büyük teşkilatı siz büyük bir cemaat olarak da tercüme edebilirsiniz.Anladınız mı papalık misyonunu?


EL-CEVAB :
Tercümeyi de kendi yazılarınıza benzetmişsiniz Müslim Bey ! Tercüme ettiğiniz “. Tanınmış büyük bir teşkilat bu uğurda büyük harcamalar yapıyor” şeklinde değil “ Pek tanınmayan bir teşkilat bu uğurda büyük harcamalar yapıyor” şeklinde olacaktır ! Dolaysıyla kendi iddianızı kendiniz tekzib etmiş oldunuz ! Allah şaşırttımı böyle şaşırttırıyor ! Çünkü ,burda  iddia ettiğiniz  “Çok tanınmış teşkilat “ Gülen cemaati ise , asıl tercümde geçen “pek tanınmayan teşkilat” sakın sizinki olmasın (!)


İDDİA :
Dinlerarası diyalogun İslam’a duble ihaneti var.Bir; Müslümanları Hıristiyan yapmak/Hıristiyan muhibbi yapmak.İki; Bu dinden İslam’a girmeyi düşünenlere “sakın ha! Sizin dininiz de hak, ne farkı var İslam’dan” telkinini yapıp Müslüman olmalarını önlemek.

EL-CEVAB :
Kaç kez sorduk ; lakin bir kez cevablamadınız : Diyalog faaliyeleri boyunca ( 10 yıldır) , kaç Müslüman Hıristiyan oldu ? Peki , Diyaloğu yapanlar içinde , kaç cemaat mensubu Hıristiyan oldu ? Cevab veremiyorsunuz ama ? Biz söyliyelim , “sıfır” !


İDDİA :
Olaya bizzat şahit olan anlattı.
Müslüman zekatıyla kurulan bir okula bu niyetle giden bir İsevî çifte, işte yukarıdaki cümlenin aynısı söylenmiş ve Müslüman olmaları engellenmiş.


EL-CEVAB :
Miş , - muş gibi ekler maşallah yazılarınızdan hiç eksik olmuyor ! Hiçbir İlmi yazıda rastlamadığımız ekleri sizin yazılarınızda rastlamış olmamız neyin götergesi acaba ? Ayrıca , bir arkadaşımıza , benzer bir emailde sizin hakkınızda gelmiş :” Doğu Perinçek’in zekatları ile Ulusalcı bir Kur’an Kursu açacakmışsınız .....“. Her gelen emaile inanmaya kalkasak , daha neler duymuş oluruz , lakin biz İlmi delillere itibar ettiğimizden , müfteri konumuna düşme gibi bir ihtimalimiz olmuyor !

(Yeni Mesaj Gazetesi 21.10.2005 tarihli Müslim Karabacak yazısına cevabtır)

Add comment


Security code


Refresh

back to top
  • EN SON EKLENENLER
  • EN ÇOK OKUNANLAR
  • SON YORUMLAR

HAKİKAT DAMLALARI

Hakikat Damlaları Kalp kör olduktan sonra, gözlerin görmesinde hiçbir fayda yoktur. Hakikat Damlaları

Hz. Ali (r.a.)

ARAMA

BU GÜNLER DE GEÇECEK

ÇATLAYAN RÜYA

ÇARPITILAN BEDDUA!

ŞAHİT OL YA RAB...

Mefkure Yolculuğu