Kürsü - M. Fethullah Gülen - Genç Adam

Ali Eren'in "İddianıza güveniyorsanız gelin lanetleşelim" yazısına cevaben

1. İddianız:
“Necranlılar, Toplanıp, Peygamberimiz'e gitmeye karar verdiler. 60 kişilik bir heyetle, bir ikindi vakti Medine'ye gelip Peygamberimiz'in mescidine indiler. Niçin mescid? Çünkü, mescid Peygamber Efendimiz'in evine bitişikti ve gelen bütün heyetler ilk önce oraya geliyorlardı. Yani, mescide kabul edilmek sadece Hıristiyanlara tanınan bir hak değildi.O zamanın Hıristiyanlığı, şimdiki gibi 2000 senelik tam bir bozukluğa uğramamıştı. Üzerinden henüz 600 sene geçmişti ve o zamanın Hıristiyanları namaza benzer bir ibadet yapıyorlardı. Mescide indiklerinde, kendilerine mahsus namazın vakti geldiği için, bulundukları yerde (mescidde) namazlarını kılmak istediler. Müslümanlardan bazıları engel olmak istediler. Peygamberimiz, 'Bırakın onları kendi hallerine' buyurduğu için engel olunmadı ve doğuya dönerek namaz kıldılar.”

Cevaben:
Evet, Necran Hristiyanları, Medine’ye altmış kişilik bir Heyet ile öğleden sonra geç vakitte ulaşmış ve Mescid-i Nebeviyyede Efendimiz (SAV) ‘in huzuruna çıkmışlardı.

İbadet vakitleri geldiğinden Mescid’de ibadet etmek istemişler, Ashab-ı Kiram buna itiraz etmelerine rağmen, Peygamberimiz onlara ibadet etmeleri için izin vermiştir. Onlarda şark’a dönerek ibadetlerini yaptılar. (İbn-i Hişam, es-Sire, beyrut ts.I,573-574; Hamidullah, İslam Peygamberi, I,619-620)

İddianız 2:
”Peygamberimiz (sav) de onlarla konuşmaya başladı.....Hıristiyan heyetinin, bu ayetlere rağmen hâlâ inat ve ısrarda devam etmesi karşısında, başka çare kalmadığı için, Peygamberimiz, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'in ellerinden tuttu, Hz. Ali, Hz. Fatıma, hanımları Hz. Aişe ve Hz. Hafsa'yı da yanlarına alıp, Hıristiyan heyetini lânetlemeye çağırdı. Yani, 'Ya Rabbi, kimin dini hak değilse onu helâk et' diye karşılıklı dua etmeye davet etti.Helâk olmaktan korkan Hıristiyanlar, cizye vermeyi kabul edip gittiler... “

Cevaben:
Evet, Bahse konu Ayeti Kerime: Sana (gerekli) bilgi geldikten sonra artık kim bu konuda seninle tartışacak olursa, de ki: 'Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım, sonra da lanetleşelim; Allah'ın lanetinin yalancılara olmasını dileyelim'. (Ali İmran,61)

İddianız 3:
'Amma gelin görün ki, bazı ilahiyat profesörlerine göre, bu Necran Hıristiyanları meselesi, Peygamberimiz'in 'Dinlerarası Diyalog' yaptığına delil oluyor. Niçinmiş? Peygamberimiz kendi mescidinde bile onların ayin yapmalarına izin vermişmiş. Tabiî ki yalan ve Peygamberimiz'e iftira.Doğrusu şu: Necran Hıristiyanlarının yaptıkları ayin değil, kendilerine göre namazdı. O zaman, Hıristiyanlık bu kadar bozulmadığı için böyle bir ibadetleri vardı. Ayin demek tam bir saptırmadır. Ayrıca, Peygamberimiz aynı zamanda devlet reisiydi. Gelip mescide inen heyeti, tabiî ki serbest bırakacak, siz kendinize göre ibadet yapıyorsunuz diye oradan kovmayacaktı. Bu da gayet normal.'


Cevaben:
Bu bir çeşit namazmıydı, veya bir ayinmiydi, bu konuda kesin bir hüküm yok! Hatta ihtimal dahilindedirki,şarka doğru dönerek yapılan ibadet, bir çeşit dua idi. Neticede, İslami esaslara uygun bir ibadet şekli değildi! Yapılan ibadette, İslamın Rabbine yapılmamakta idi. Ama Efendimiz (SAV) , bir hoşgörü ve müsamaha göstergesi olarak, kendi mescidinde ibadet etmelerine izin veriyordu. Bakın, Mescid-i Nebeviyede, Hristiyanların ibadet etmelerine izin vermek, -haşa- Peygamberimizi Hristiyan Dostumu yapıyor? Bu bir musamaha şeklidir ve niyet İslamiyete ısındırmaktır! Bir taviz kesinlikle değildir! Ayrıca, Daha sonra Necranlılara gönderilen emannamede, mevcut kiliselerinin kendilerine ait olduğunu ve onlara zarar verilmeyeceğinide ifade etmiştir. (Belazuri, Futuhul Buldan, 93)

İddianız 4:
'Peki şunlara ne demeli: a) Peygamberimiz'in onlarla münakaşası var. b) Âli İmran Sûresi'nin ilk ayetleri onların aleyhinde indi. c) Peygamberimiz onları lânetleşmeye çağırdı. ç) Rahat duracak bir cibilliyete sahip olmadıkları için, sonunda Arab Yarımadası'ndan toptan çıkarılmalarını emretti...Peki, 4 husus niye gizleniyor! Bunlar da mı 'Diyalog ve Hoşgörü'yü emrediyor! ..'

Cevaben:
a) Peygamberimizin onlarla münakaşa değil, münazarası var! Yani bir kavga yok! İlmi bir münazara var!

b) Ali imran Suresinin 80 Ayetinin onlar için inmesi, aslında Allah'ın insan kazanmada gösterdiği hassasiyeti bize gösteriyor. Demiyor Nebisine (SAV) :' Onları muhatab kabul etme, veya görüşme,veya hemen Öldür! ' Bakın ne diyor:

'De ki: Ey kitap ehli! Sizinle bizim aramızda ortak olan bir söze geliniz. Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim, O'na hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah'ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilâhlaştırmasın'(Ali İmran:64) Buda nazil olan Ayetten bir tanesi!

c) İlmi münazara sonuç vermeyince, lanetleşme oldu: Onlar ise korktu buda Peygamberimizin bir feraseti, Allahın peygamberimizi Ehl-i Kitab önünde üstün çıkartma durumudur!

ç) Dikkat edin, bahse konu yahudilerin ve hristiyanların Arap yarımadsından çıkartmalarını istemesinin Hoşgörüsüz olması ile ne alakası var? Müslümanların Sayısının 140-150 bine ulaştığı bir dönemde, yerleşimde önceliği müslümanlara vermek için arap yarımadasından çıkarttıyor! Önceliğin müslümanlara verilmesi kadar doğal ne olabilir?

LANETLEŞMEYE VAR MIYIZ?

Abdullah Aymaz Hocamızın 13.03.2005 tarihli Zaman Gazetesindeki köşe yazısında, aslında lanetleşmeye var olduğumuzu, bakın şu satırlarla beyan etmiştik:

“Saldırıp iftira ettikleri şahsiyet kaç defa “.Eğer biz zararlı şeyler yapıyorsak Allah bizi silip süpürüp götürsün.” mealindeki sözler söyledi ve bunları yazdı. Eğer kendilerinin yalancı ve iftiracı olmadıklarını iddia ediyorlarsa, aynı şekilde kendileri:” Eğer biz yalan söyleyip iftira atıyorsak, Allah bizi silip süpürüp götürsün “ veya “Allah’ın lâneti üzerlerine olacak şekilde, şart cümlesinin sonunu samimi olarak tamamlasınlar. “ Bunu yazı ile de söz ile de herkese ilân etsinler. Aynen mağdur, mazlum ve iftiraya uğrayan zatın yaptığı gibi...

Ne hikmetse aradan tam 10 ay geçmesine rağmen, bir tane Diyalog Karşıtı Yazardan, bu 'lanetleşmeye varım' diyen çıkmadı. Ne dersiniz Ali Bey, siz başlatmak istermisiniz?

Not: Vakit Gazetesi yazarı Ali Eren Beyfendiye 14.07.2005 tarihli yazısına istinaden yazılmıştır.

Add comment


Security code


Refresh

back to top
  • EN SON EKLENENLER
  • EN ÇOK OKUNANLAR
  • SON YORUMLAR

HAKİKAT DAMLALARI

Hakikat Damlaları Önde olmak, önde görünmek değil, hep önde koşmaktır. Hakikat Damlaları

M. Fethullah Gülen

ARAMA

BU GÜNLER DE GEÇECEK

ÇATLAYAN RÜYA

ÇARPITILAN BEDDUA!

ŞAHİT OL YA RAB...

Mefkure Yolculuğu