Misyonerlik ve nüfus kütükleri...

Sırf bu millete kötülük yapmak, aramıza nifak sokmak için kendisini gizlemek maksadıyla nüfus kütüğüyle oynayanların olabileceğini de unutmamak lazım. Bu yola başvurarak ülkenin kilit noktalarına kadar gelenlerin, en hayati damarlarımızda dolaşanlar olup olmadığını da devlet gibi bir devletin araştırıp bilmesi lazım.

Haftalık haber dergisi Aksiyon, içeriği ve dosya konularıyla basında gerçekten bir boşluğu dolduruyor. Son sayısında da misyonerlik tartışmalarında “Hıristiyanlaşan Türkler” konusuna açıklık getirildi.


Bilindiği gibi birkaç aydan beri misyonerlik konusunu bambaşka bir açıdan ele alanlar var. Meğer, dinlerarası diyalog çalışmaları, Hıristiyanlaştırma faaliyetlerine zemin hazırlıyormuş. Anadolu’da binlerce “kilise ev” açılmış, on binlerce gencimiz Hıristiyan yapılmış, AK Parti hükümeti Avrupa Birliği’ne gireceğiz diye bunlara seyirci kalıyormuş.

Mevcut hükümetten rahatsız olan ve Türkiye’nin AB üyeliğini bir şekilde engellemeye çalışan ulusalcı-kızıl elmacı bir ittifakın, derinlerden beslenen gayretlerinin samimi olmadığını, daha önceki yazımızda ifade etmiştik. Zira samimiyet, kendi dinimize sahip çıkmaktan, arzu eden vatandaşlarımızın dinini serbestçe öğrenmesini savunmaktan geçiyor. Halbuki, sözünü ettiğimiz çevreler, bir yandan misyonerlik tehlikesine abartılı şekilde dikkat çekerken, diğer yandan dindarlara yönelik saldırı ve komploların içinde yer alıyorlar. Tam, “bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” dedirtecek bir tezat.

İşte Aksiyon dergisi abartı balonunu patlattığı gibi meselenin çok önemli bir yönünü de gündeme getirdi. Aksiyon’un haberine göre Türkiye genelinde açılan “kilise ev” sayısı 81 iken, din değiştiren Türk sayısı da 500 civarında. Ama en önemlisi din değiştiren Türklerin 400 kadarı köken itibarıyla Ermeni, Süryani ve Rum asıllı vatandaşlarımız. Yani din değiştirmeden ziyade, bugüne kadar Müslüman gözükmüş birkaç yüz kişinin annesinin, babasının dinine dönmeye karar vermesi olayı ile karşı karşıyayız. Daha da ilginci, 1916 yılından bu yana tutulan nüfus kayıtlarına göre Hıristiyanlığa geçenlerin toplam sayısının 2.000 civarında olması.

Bu rakamları, misyonerlik faaliyetlerini küçümsediğimiz ya da tehlikeli bulmadığımız manasında vermiyoruz. Din, bizim milletimizin mayasıdır. İslamiyet en son ve mükemmel dindir. Peygamberimiz en son peygamber ve insanlığın iftihar tablosudur. Hz. İbrahim, Hz. Musa ve Hz. İsa, Allah’ın gönderdiği bütün peygamberler gibi bizim de peygamberimizdir. İslamiyet’e yönelik bir saldırı, millet bünyemizi zaafa uğratacağı için aynı zamanda milli hassasiyet gerektirir.

Bizim biraz önce de ifade ettiğimiz konu, misyonerlik faaliyetlerini bahane ederek ve aslında din-diyanetle de pek ilgisi olmayan çevrelerin, dinlerarası diyaloğa, bu diyaloglara öncülük edenlere, hükümete ve AB üyeliğine karşı bir hareket başlatmış olmalarıdır.

Kaldı ki, Aksiyon’un haberiyle dikkatlere sunulan çok daha ilginç bir tespit var. Nüfus kâğıtlarında Müslüman yazan, isimleri Türk ve Müslüman olan binlerce insandan bahsediliyor. Bunların, nüfus kâğıtlarında yazılı olanları benimseyenlerini, kimsenin zan altında bırakması doğru değildir. Konjonktürü müsait bulup aslına dönenlere de kimsenin bir diyeceği olamaz.

Ancak bir başka konu daha var. Sırf bu millete kötülük yapmak, aramıza nifak sokmak için kendisini gizlemek maksadıyla nüfus kütüğüyle oynayanların olabileceğini de unutmamak lazım. Bu yola başvurarak ülkenin kilit noktalarına kadar gelenlerin, en hayati damarlarımızda dolaşanlar olup olmadığını da devlet gibi bir devletin araştırıp bilmesi lazım.

Bu milletin geleceği için sancı çekenlerin samimiyet sınavı, gövdenin içine giren kurtlardan haberdar olabilmekten geçer...


Kaynak: Hüseyin Gülerce, Zaman Gazetesi, 17.03.2005

 

 

Add comment


Security code


Refresh

back to top

BU GÜNLER DE GEÇECEK

ÇATLAYAN RÜYA

ÇARPITILAN BEDDUA!

ŞAHİT OL YA RAB...

Mefkure Yolculuğu