6 yıl sonra gelen adalet!

“Türkiye'de bir ara hemen her şey zıvanadan çıkmıştı. O dönemde yapılmaması gereken hemen her şeyi yaptık.” Bu sözler geçtiğimiz akşam Nazlı Ilıcak'ın televizyon programına konuk olan Dinç Bilgin'e ait.
Bilgin, Ülkenin 28 Şubat sürecinde ne tür bir 'cinnet tüneli'nden geçtiğini de yine o dönemin başaktörlerinden birinin ağzından dinlemek önemli… Hukukun, vicdanın, idrakin ve insafın neredeyse tamamen bir kenara itildiği karanlık bir dönemdi 28 Şubat. Günümüzde hâlâ ‘Bugün olsa yine aynı şeyleri yaparım' müptezelliğinde olanlar bir kenara bırakılırsa, ülke -biraz canı yanarak da olsa- normalleşme rayına oturur gibi oluyor. Ve ne acı ki, tam bu normalleşme döneminde bir kısım aklıevveller ya da perde arkasında -genelde kukla kullanan- olanların marifetiyle hemen gerilimler ve yeni uçurumlar oluşturuluyor.



Ahmet Altan isimli sitede geçtiğimiz gün enfes bir yazı kaleme aldı. “Açık gözlü adalet” başlıklı yazıda Altan şöyle diyordu: “Adaleti temsil eden heykelin gözleri bağlıdır. O gözleri açarsanız adaletin bizzat kendisi bile gördüğünden korkabilir. Bu nedenle bir hukukçunun en büyük ihaneti adaletin gözlerindeki bağı çözmesidir. Ne yazık ki bu ülkede o gözler hep açık oldu. O yüzden adalet de adalet olamadı burada. O soylu kadın heykeli epey kirlendi. Silah ve para karşısında hep sindi, hep korktu.”

28 Şubat bu bağ çözümünün ve bozumunun zirve yaptığı dönemlerden biriydi. At izinin it izine karıştığı, deli saçması şeylerin bile rapor, suçlama adı altında bir yerlere servis yapıldığı bir süreçti… İşte böylesi kaotik bir dönemin son demlerinin yaşandığı günlerde açılan davalardan biriydi Fethullah Gülen davası… Hukuki mesnedi olmayan, zanlara, hakarete varan gerekçesiz suçlamalara varan bir ‘süreç sonu' garabetiydi. Merak eden 79 sayfalık suçlamayı internetten bulup okuyabilir. Nasıl bir süreçten geçtiğimizin de delili olarak hâlâ durmaktadır orada. Enteresandır bugün bir savcı bu dava iddianamesinin onda biri kadar bile olmayan mesnetsiz suçlamaları iddianameye koydu diye mesleğinden ihraç edildi!

Her olağanüstü sürecin bittiğinde ideolojik gözlüklerin yerini şeffaf vicdan mercekleri alınca akl-ı selim yanaşıyor kıyılara; ama bu bile çok görüldü Gülen'e… Çünkü devir, ‘isim koy, yaftala, suçla ve mahkum et' dönemiydi! Mahkeme 3 yıl sonra bir karar aldı; ama alınan karar kararsızlıktan bile beterdi. Zira, suçun teşkil etmediği belirtilmesine rağmen, hükmü 5 yıl erteliyordu!

Bir kılıçtan bahsedilir bilirsiniz; Demokles'in kılıcı! Efsaneye göre Demokles, Kral Dionysos'un (M.Ö. 4. yy.) yakın dostu olduğu için, daima kralla sohbet ederdi. Konuşmalarında çoğu defa krala krallığın bahşettiği mutluluktan bahseder dururdu. Bu durumdan usanan kral, bir gün Demokles'e dönerek; ‘Bu mutluluğu senin de tatmanı arzu ediyorum!' demişti. Büyük bir ziyafet hazırlatarak tacını ve tahtını bu krallık düşkünü Demokles'e bırakmıştı. Ziyafetin ortalarına doğru tam başının üstünde bir şeyin sallandığını, dikkatle bakınca bunun tek bir at kılına bağlı keskin bir kılıç olduğunu gördü. Demokles, Kral’ın kendisine krallığın iç açıcı bir mevki olmayıp, aksine insanın canını daima tehlikelere sokabilecek bir iş olduğunu idrak ettirmek istediğini anlamıştı.

İşte Gülen üzerinde at kılına bağlı olarak tutulan bu kılıç nihayet dün kaldırıldı. Adalet 6 yıl sonra da olsa yerini buldu. Biliyorum şimdi birtakım mihraklar (dün ‘Yargı böyle dedi' manşetini sevinçle atanlar mesela!) karara dudak büküp, altında buzağı arayacaklar. Zira geçmişte açılan bu davanın çoğu referansı bu tür mesnetsiz yayınlardı. Ve adaletin gözbağının çözüldüğü bir dönemin, bir haksızlığın son bulması olarak görmeye yanaşmayacaklar. Üstüne üstlük bir de ‘sevinmesini' isteyecekler yıllardır mağdur ettikleri insanın. Masumdan, masumluğuna sevinmesini beklemek bu ülkeye has reflekslerden biri işte!

Medyanın, adaletin, yasamanın, yürütmenin ideolojik gözlerini tıpkı adaleti temsil eden kadının gözlerinin kapatıldığı gibi kapanması ve vicdan gözünün açılması tek temennimiz. Hiç kimsenin tepesine at kılıyla asılmış kılıç konulmasın, kimsenin... Çok şey mi istiyoruz?





 

Add comment


Security code


Refresh

back to top

ARAMA

BU GÜNLER DE GEÇECEK

ÇATLAYAN RÜYA

ÇARPITILAN BEDDUA!

ŞAHİT OL YA RAB...

Mefkure Yolculuğu