Bir konferansla sorun çözülmez ama...

Öylesi bir iktiranı Nijerya'nın başkenti Abuja'da yaşıyorum şimdi. Ufuk Diyalog Vakfı ve Fountain Dergisi'nin ortaklaşa düzenlediği "Fethullah Gülen'in düşünce ve aksiyonunu araştırmak: Bir ortak yaşam ve karşılıklı anlayış kültürü oluşturmak" üst başlıklı konferansa katılmak üzere buradayım.

Bu benim Afrika kıtasına ilk ayak basışım. Hakkında nice yayınlanmamış şiirimsiler yazdığım kara kıta Afrika burası. Batı'nın 'öteki'si... Benim, ötekine kendimi en yakın hissettiğim yer. Koca bir kıta, okşanacak çocuk başı benim için. Anadolu ne kadar kısrak başı ise Afrika da o kadar çocuk başı... Kızıldeniz, daim akan gözyaşı... Madagaskar, bir kıtanın dudaklarından koparılmış emzik... Afrika, benim için, okşanacak çocuk başı...

Burada güzel insanlar, nicedir, nice güzel işler yapmışlar. Mecnun'a Leyla'yı anlatan kelimeler derd-i aşkın yanında 'aşk' kelimesi gibi, hazz-ı imanın yanında 'iman' sözcüğü gibi kuru gelir. 1998 yılından bu yana burada yapılanlar, bu yapılanları yapmak için yapılmış olan fedakârlıklar anlatılmaya çalışılsa, o yapanların kalbini kırmak ihtimali var. İlk akşam misafir olarak kaldığımız Türk okulunun lojmanına girerken altı dairenin bulunduğu binanın kapısında yedi çocuk arabası gördük. Fatih Üniversitesi'nden Doç. Dr. İhsan Yılmaz, "Ne kadar da iç açıcı!" dedi. Bir evlat arzusu zannettim önce. Meğer Afrika'nın geleceğinin başını okşuyormuş hayalinde. Bu kadarını kelimeler anlatır da çocuklarını bu topraklarda doğurmuş annelerin hissiyatını hangi kelime kervanına yükleyeceğiz?

İyisi mi konferanstan bahsetmeli. Her konferansın olmazsa olmazları var. "Leyla'nın iki gözü, iki kulağı vardı" demenin anlamı yok. İnsandan kaynaklanan problemlerin çözümlerini yine insanda arayan bir düşünce ekolü Fethullah Gülen Hocaefendi'ninki. Doğal olarak insan, eğitim, insan benliğinde ben ve öteki kavramlarının yerleşmesi, dinler ve kültürlerarası diyalog gibi konular konuşulacak. Ama ekstraları da var bu konferansın.

Birinci ekstrası, organizasyon aşamasında konferansa destek veren altı Nijerya üniversitesinin Fethullah Gülen Hocaefendi'nin görüş ve faaliyetlerini tanımak ve konferansa bu çalışma çerçevesinde şekil vermek üzere Türkiye'ye birer akademisyen göndermeleri olmuş. Bu altı kişi daha sonra konferansın yerel organizasyon heyetini oluşturmuşlar. İkinci bir ekstrası, konferansı Pakistan'da önümüzdeki yıllarda düzenlenecek bir paralel konferansın hazırlığını yapan bir heyetin de takip etmesi. Nijerya, bu anlamda sadece civar Afrika ülkelerine ağabeylik yapmakla kalmayacak; Asya'ya da güzel bir örnek sunmuş olacak.

Konferans öncesinde yapılan basın toplantısında çığ gibi büyüyen problemlerine çözüm arayan Nijerya'nın gazetecileri, organizasyon heyetine sormuşlar: "Bir konferansla nasıl çözeceksiniz?" Hayır, bir konferansla sorun çözülmüyor. Ama bir konferansta çözümün yol haritası çizilebiliyor. Kaldı ki Nijerya'da da, her yerde olduğu gibi, "Bizde icmali fikirden sonra aksiyon esastır" prensibini esas almış Hocaefendi'nin talebeleri. Yani az konuşmuş, çok iş yapmışlar. 17 okul, bir üniversite, bir hastane açmışlar. Şimdi yapacaklarını değil, yaptıklarının neden daha büyük ölçekte yapılması gerektiğini anlatacaklar...

Ben de bu güzelliği hüsn-ü nazar ile, inşallah hüsn-ü basar ile seyredeceğim. İnsanlar güzel, yer güzel, iş güzel, zaman güzel... "Gör ne güzel iyd olur" diyesi geliyor insanın...

18 Kasım 2011, Cuma