İman ve Ateizm - Genç Adam

Üç kağıda gelmeyi alışkanlık edinen bir Yazar

Yeni Mesaj Yazar’ı Muharrem Bayraktar yine cehaletinin kurbanı olmuş. Yine diyorum , çünkü bu kaçıncı inanın saymadım ! (1)

Bir Yazar , olmayan bir konu hakkında  vede İlmi haznesi dışında kalan bir konuda yorum yapmaya kalkışırsa , Don Kişot misali bir yel değirmenine toslar. 3 Şubat 2006 tarihli “Said Nursi ve şehitlik” başlıklı yazısında , Risale-i Nurlardan alıntı olarak gösterdiği bahsedeceğim paragraf , Risale-i Nurlarda geçmiyorda ondan. İnsan önce bir bakar , böyle bir şey yazılmış mı yazılmamış mı diye. Bakın iddia edilen paragraf ne diyor :

“Birinci Dünya Savaşı’nda bizimle savaşmış da olsa, bir Hristiyan ölmüşse şehit sayılır, ahirette mükafatı vardır.” (Kastamonu Lahikası,s.45)


Kastamonu Lahikasında geçmeyen bu ifadeleri kendisine delil yapan yazar , Bediüzzaman Hazretlerine yüklenmeye başlıyor: Efendim Mehmetçiği öldüren kafirleri şehit yaptı , şehitlik hiç bu kadar ayaklar altında alınmamıştı.....

İyi de Kastamonu Lahikasında geçen böyle bir ifade yok ! Madem yok , hayali Yel Değirmenlerini düşman kabul eden Don Kişotluğa bu özenti neden ?

Peki Yazar’ın bahsettiği konu Risale-i Nurlarda nasıl geçmektedir ? Bediüzzaman Hazretleri , Risale-i Nurlarda iki yerde , Ahirzamanın Ehl-i Sünnet itikadında Fetret Dönemi olarak geçen bir dönemi içerdiğine isnaden , Ahirzamanda ölen mazlum insanların kafir bile olsa İmam-ı Eşariye göre ehl-i necat olacağına hükmetmiştir. Dolaysıyla daha Usul İlminden bihaber Ehl-i Sünnet itikadı cahili yazar’ın , Bediüzzaman Hazretlerini anlamasını beklemekte bir okadar beyhudedir.

Bakın Bediüzzaman Hazretleri nediyor :
Bir zaman, eski Harb-i Umumîde, düşmanların ehl-i İslama ve bilhassa çoluk ve çocuklara ettikleri katl ve zulümlerinden pek çok müteellim oluyordum. Fıtratımda şefkat ve rikkat ziyade olduğundan, tahammülüm haricinde azap çekerdim. Birden kalbime geldi ki, o maktul masumlar şehîd olup veli olurlar; fâni hayatları, bâki bir hayata tebdil ediliyor. Ve zâyi olan malları sadaka hükmünde olup bâki bir malla mübadele olur. Hatta o mazlumlar kâfir de olsa, ahirette kendilerine göre o dünyevî âfâttan çektikleri belalara mukabil rahmet-i İlahiyenin hazinesinden öyle mükâfâtları var ki, eğer perde-i gayb açılsa, o mazlumlar haklarında büyük bir tezahür-ü rahmet görüp, "Ya Rabbi, şükür elhamdü lillâh" diyeceklerini bildim ve kat’î bir surette kanaat getirdim. Ve ifrat-ı şefkatten gelen şiddetli teessür ve elemden kurtuldum. (Kastamonu Lahikası Sayfa 45 )

Bediüzzaman Hazretleri bu paragrafta özetle diyorki:

1-) Birinci Dünya Savaşında düşmanların Müslümanlara karşı yaptılları katliamlar ve zulümlerde ölen Müslümanlar hem velayet makamına hemde şehadet makamına namzet olurlar.

2-) Zulme uğrayanlar kafir bile olsa , (burası önemli çünkü yazar sanki Mehmetçiğin öldürdüğü kafirler şeklinde anlamış ve Mehmetçiği Zulm eden konumunda değerlendirerek en büyük zulmü yapmıştır) Rahmet-i İlahinin hazinesinden mükafatlandırılacaklarından bahsetmiştir.

3-) Bediüzzaman Hazretleri , yine yazını nbaşında “Şefkat-i insaniye, merhamet-i Rabbaniyenin bir cilvesi olduğundan, elbette rahmetin derecesinden aşmamak ve Rahmetenli’l-Âlemîn zâtın (a.s.m.) mertebe-i şefkatinden taşmamak gerektir. Eğer aşsa ve taşsa, o şefkat, elbette merhamet ve şefkat değildir; belki dalâlete ve ilhada sirayet eden bir maraz-ı ruhî ve bir sakam-ı kalbîdir.” (Kastamonu Lahikası Sayfa 44 )  diyerek , İlahi Rahmetten daha merhametli olunamıyacağını , Allah’tan daha merhametli olmanın bir dalalet alameti olduğunu belirtmiştir.

Bediüzzamanın mazlum Kafirlerin , İlah-i Rahmetten nasiblenmeleri konusunu dile getirdiği diğer yazıyıda inceleyip inşallah Ehl-i Sünnet itikadında konunun yerine bakacağız :

Beşerin zalim kısmının cinayetinin neticesi olarak gelen felâketten vefat eden ve perişan olanlar, eğer on beş yaşına kadar olanlar ise, ne dinde olursa olsun şehit hükmündedir. Müslümanlar gibi büyük mükâfât-ı maneviyeleri, o musibeti hiçe indirir.On beşinden yukarı olanlar, eğer masum ve mazlum ise, mükâfâtı büyüktür, belki onu Cehennemden kurtarır. Çünkü ahirzamanda madem fetret derecesinde din ve din-i Muhammedîye (a.s.m.) bir lâkaytlık perdesi gelmiş. Ve madem ahirzamanda Hazret-i İsâ’nın (a.s.) din-i hakikîsi hükmedecek, İslamiyetle omuz omuza gelecek. Elbette şimdi, fetret gibi karanlıkta kalan ve Hazret-i İsa’ya (a.s.) mensup Hıristiyanların mazlumları, çektikleri felâketler onlar hakkında bir nevi şehadet denilebilir. Hususan ihtiyarlar ve musibetzedeler, fakir ve zayıflar, müstebit büyük zalimlerin cebir ve şiddetleri altında musibet çekiyorlar. Elbette o musibet onlar hakkında medeniyetin sefahetinden ve küfranından ve felsefenin dalâletinden ve küfründen gelen günahlara keffaret olmakla beraber, yüz derece onlara kârdır diye hakikatten haber aldım, Cenab-ı Erhamürrâhîmine hadsiz şükrettim. Ve o elîm elem ve şefkatten teselli buldum. (Kastamonu Lahikası Sayfa 75 )

Bediüzzaman Hazretleri bu paragrafta özetle diyorki:

1-) Ahirzaman İslam’ın hakkıyla bilinmemesi , yanlış tanınması noktasında bir Fetret devridir.

2-) Fetret devrinde , Ehl-i Sünnet İtikadı İmalarından a) İmam-ı Maturidye göre ; kendilerine bir peygamber'in daveti ulaşmayan kimseler de Allâh'a iman ile mükelleftir.Yani, kâinatta, her biri bir kitap binlerce delil varken Allah’ı bilmeyen mâzur olamaz !b) İmamı Eşariyye ye göre ;kendilerine bir peygamber'in daveti ulaşmayan kimseler Allâh'a iman ile mükellef değillerdir , azaba müstahak olmaları için, seviyeli tebliğin olması şarttır.

3-) Kominism, Lenin ve Mao dikta rejimleri ve benzer rejmler altında doğmuş ve büyümüş , İslamiyeti duymamış veya kendilerine seviyeli tebliğ yapılmamış Kafir, Hristiyan veya yahudiler, İmamı- Eşariye göre inşallah kurtulur! İmamı Maturidiyeye göre ise en azından bir yaratıcıya inanan Kafirler kurtulur!

Dolaysıyla, Bediüzaman Hazretlerinin 15 yaşının altındakilerin (baliğ olmadıklarından) ehl-i necat ve şehit , 15 yaşın üstündeki Hristiyanların masum olmaları ve zulme uğramaları halinde, İmamı Eşari noktasından inşallah cehennemden kurtulur demiş ve bu yaklaşım Ehl-i sünnet vel cemaat anlayışına uygundur !

Efendimiz (SAV) 'min konu ile ilgili bir Hadis-i Şeriflerinde (mealen) :

Benden sonra ümmetim içinde fetret devri olacak. O devirde herkes helali aramadan mal talebinde bulunacak, kanlar akıtılacak ve şiir Kur'an'a bedel tutulacak. (2) demiştir !

Aynı yaklaşımı İmam-ı Gazalidede görmek mümkündür :

“Peygamberin gönderildiğini bilmeyenler; bunlar ehl-i necattır. Bilip de inkâr edenler; bunlar ehl-i cehennemdir. Duyan fakat tahkik etmeyen, yanlış işitenler; bunların da necat ehli olması ümit edilir.” demektedir .

Sonuç olarak diyebiliriz ki ; okuduğunu anlamayan ve duyduğu iddiaları araştırmayan her Yazar gibi  Muharrem Bayraktar’da,  üç kağıda gelmeye devam edeceği kesindir ! Kesin olmayan ise , buna nezaman müdrik olacağıdır


(1) http://www.gencadam.com/akademik/iktibaslar/kose-yazilari/138-uc-kagita-gelen-yazar.html
(2) Deylemi; Geleceğin Tarihi 1, s.50

Add comment


Security code


Refresh

back to top
  • EN SON EKLENENLER
  • EN ÇOK OKUNANLAR
  • SON YORUMLAR

ARAMA

BU GÜNLER DE GEÇECEK

ÇATLAYAN RÜYA

ÇARPITILAN BEDDUA!

ŞAHİT OL YA RAB...

Mefkure Yolculuğu