Yazı Dizileri - Genç Adam

Diyaloğun Meyveleri

16 Ağustos Salı akşamı STV'de yayınlanan Diyaloğun Meyvesi-2 programını göz yaşlarıyla izledik. Size bu yazımda o belgeseldeki ilgimi çeken konuşmaları ve yorumlarımı aktaracağım.


İlk olarak şunu belirtmeliyim ki, STV'yi Diyaloğun Meyvesi diye bir belgesel hazırladıkları için tebrik ederim. Bize ve herkese neyin nasıl yapıldığını, ne için yapıldığını ve kimler tarafından yapıldığını açık ve net şekilde gösterdiler.

Bu bazı kesimler için çok ilginç, bazı kesimler için gereksizdi ama bu belgeseli izleyince asıl yorumu sizlere bırakıyorum...


İlgimi çeken ilk nokta belgeseldeki kişilerin yani diyaloğun meyvelerinin cahil insanlar olmamasıydı. Çoğu profesör ve uzman kişilerdi. Amerika'da profesör olmanın Türkiye'de profesör olmaya benzemediğini de özellikle dikkatinize sunuyorum. Bu kişilerin cahil olmaması onların konuşmalarının önemli ve kayda değer kişiler olduğunu gösterir.


Geçelim konuşmalara... Diyaloğu şöyle tanımlıyorlar. Diyalog: "Karşılıklı gerilim ve eleştiri yerine takdir ve anlayış tesis etmek için birbirini daha iyi tanıma, birbirini bilme gayretidir." (İslami Araştırmalar Prof. Dr. Jane Smith) ve "Diyalog dinlemeyi bilmektir." (PCP kurucu üyesi, Maggie Horzing) Bu tanımlardan şunları anlıyoruz: Diyalog insancıl bir harekettir. Hoşgörü hareketidir. İnsanların anlaşabilmesi ve bazı şeyleri paylaşabilmesi için şarttır.


Kimileri anlayamadıklarından ya da işlerine gelmediğinden dolayı kulak tıkıyorlar diyaloğa.


Kimileri, kendi karanlık doğrultusunda yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya uğraşadursun iyilikte boş durmuyor. Uzaklarda bir yerde aydınlık simalı bir delikanlı hiç tanımadığı bir kişiye tebessümle bezenmiş içten bir selam veriyor. İyiliğe dair sözcüklerle başlayan yakınlaşmalar kısa sürede dostluğa dönüşüyor. İnsanlar muhataplarını günden güne tanıdıkça ondan ve onun gibilerden değil bir insana yeryüzünde hiçbir canlıya zarar gelmeyeceğini farkediyor. Söylentiler suçlamalar ve bilmezlikten oluşan önyargılar diyaloğun sıcak atmosferinde damla damla eriyor. Rahmet sağanakları halinde yeryüzüne iniyor.


Şu an Müslümanlığın aydınlık çehresini karartan gerek 11 Eylül saldırıları gerekse yeni yaşadığımız Londra ve Amerika terör saldırılarını bir yolla insanların zihninden silebiliriz. Nasıl mı? Amerika ve İngiltere de yapılacak -özellikle diyorum çünkü şuan ordaki durum oldukça vahim- diyalog sayesinde. Geçenlerde bir gazetede çıkan haberde Amerika'da yaşayan Müslüman başörtülü bir bayanın serzenişi vardı. Diyordu ki "Minibüse bindiğimde başörtülü olduğum için adeta terörist muamelesi görüyorum. Yanıma hiç kimse oturmuyor." Evet bu ön yargıları kırmak ancak diyalogla insanlara doğruyu, güzeli tebliğ etmekle olur. Çünkü insanlar bilmediklerinin düşmanıdır. Einstein'ın ifadesiyle insanlarda ön yargıyı parçalamak atomu parçalamaktan daha zordur.


Boston Diyalog Vakfı bu zor görevi üstlenmiş. Vakfın bir üyesi şöyle diyor: "Herşeyden önce hepimiz bu ülkede zor bir göreve talibiz. Çünkü hepimiz İslam'ı temsil ediyoruz. İşimiz ne olursa olsun İslam'ın güzel bir örneği ve temsilcisi olmalıyız."


Diyalog mevzuu üzerine son olarak şunları söylemek istiyorum. Önümüzde bir halı işlemesi var. Herkes diyalog sayesinde bu halının bir ucundan tutarsa bu halıyı kısa zamanda öreriz. İnsanlarla diyaloğa geçerken boş şekilde değil de dolu şekilde karşılarına çıkmalıyız. -Allah korusun- Şu an bazı kesimlerin kendini boş hissettiğinden dolayı yaptığı gibi biz de bu işten kaçarız ve etrafa saldırmaya başlarız.

Mahmut Uzuner, damlalar.org, 21.08.2005

 

Add comment


Security code


Refresh

back to top
  • EN SON EKLENENLER
  • EN ÇOK OKUNANLAR
  • SON YORUMLAR

ARAMA

BU GÜNLER DE GEÇECEK

ÇATLAYAN RÜYA

ÇARPITILAN BEDDUA!

ŞAHİT OL YA RAB...

Mefkure Yolculuğu