Genç Adam Analiz

23 Nisan: Dünya Çocukları Arasında Diyalog ve Hoşgörü Bayramı

Yılda bir kez de olsa bütün dünya çocuklarına armağan edilen bu güzelim bayram, bu özelliği ile dünyada hiçbir ülkede bulunmayan milli bir bayram. Bu güzel bayram bir yandan Genç ve dinamik Cumhuriyetin büyük bir heyecanla kurularak, egemenliğin ilan edildiği çok önemli bir gün, bir yandan da, geleceğin inşasıyla görevli ve 'yarının büyükleri' olan çocuklar için özlemle bekledikleri bir bayram.


Her yıl heyecan ve coşkuyla düzenlenen bu bayram bütün dünya çocukları arasında sevgi, barış ve dostluk bağlarının geliştirilmesi için de çok önemli bir boşluğu dolduruyor. Bu haliyle bayram günümüzde her şeyden daha fazla muhtaç olduğumuz diyalog ve hoşgörünün, daha küçük yaşlarda atılması gereken vazgeçilmez bir unsur oluşuna da işaret ediyor.

 

Mustafa Kemal Atatürk'ün, bütün Anadolu çocuklarının şahsında, bütün dünya çocuklarına armağan ettiği bu bayram iyi değerlendirilirse insanlığa barış ve kardeşlik adına kazandıracağı çok şeyler olabilir.

''Bugünün küçükleri yarının büyükleri'' diyerek geleceğin çocuk ve gençlerin elinde olduğunu belirten Mustafa Kemal Atatürk, 1924'te ilk Meclis'in açılış tarihi olan '23 Nisan' gününün bayram olarak kutlanmasına karar verdi. Bu tarihten 5 yıl sonra ise bu bayramı çocuklara armağan etti. 1979'un, UNESCO tarafından 'çocuk yılı' ilan edilmesiyle bayram uluslararası nitelik kazandı.

Günümüz dünyasını adeta bir kan, irin ve gözyaşı deryasına çeviren insanların(!) dünün çocukları oldukları düşünülünce diyalog ve hoşgörünün daha bu yaşlarda başlatılmasının ehemmiyeti de ortayı çıkıyor.

Cumhuriyetin ilk kuruluş yıllarında bütün dünya çocuklarına armağan edilen bu dünyada ilk ve tek "Çocuk Bayramı", 1979-80 yıllarından bu yana dünya çocuklarının da katılımıyla bir diyalog atmosferinde geçiyor. Uzun yıllardır bu müstesna bayramımızı onlarca ülkeden yüzlerce çocukla birlikte kutluyoruz. Bu vesile ile farklı ülkelerden gelen çocuklarla buluşuyor, onları misafir ediyoruz. Bu şekilde hem farklı ülkelerin kültürlerini tanıma imkanına kavuşuyor, hem de o çocuklara kendi kültürümüzü tanıtma imkanı buluyoruz. Bu bayram vesilesiyle meydana gelen bu diyalog ileride en fazla ihtiyacımız olan barışın egemen olduğu bir dünya için son derece önemli ve asla geri atılmayacak bir adım. Büyüklerin attıkları bütün adımların içersinde bir şeylerin hesapları gizli, büyükler netameli, menfaat odaklı, çıkar hesaplı. Bırakalım adımları saf ve tertemiz vicdanlara sahip çocuklar atsın, el çekin ellerinden onlar el ele tutuşsun ki tutuşturularak bir yangın yerine döndürülmüş yaşlı dünyamıza yeniden silm, selamet ve barış dolu nefes gelsin.

Dünyanın gerçek sahipleri çocuklar!
Ve bayramları en çok çocuklar yaşar

Bu günün çocukları hiç şüphesiz dünü çocukları gibi değil. Onları dünkü akranlarından yüzde yüz ayıran birçok özellik bulunuyor. Söz gelimi dün bütün dünyayı beyaz camdan izlemeyi belki hayal bile edemeyen, karşındaki dağları dünyanın en uzak diyarının ardı zanneden çocuğa nispeten bu günün çocuğu çok daha keskin bir bilgiye sahip. Bilginin günümüz dünyasında ne kadar önemli bir yeri olduğunu kim inkar edebilir ki? Peki ya yeri ve zamanı olmadan verilen gereksiz, zamansız bilgileri ne yapacağız.

Atasözlerimizde bu konuyu ifade eden çok güzel deyim ve sözlerimizi mevcut. Onlara baktığımızda bu günlerde 23 Nisan şenlikleriyle çok eğlenmeleri gereken çocukların, okullarının etrafında dönen tehlikelerle karşı karşıya kalmamaları gerekiyordu…

İşte birkaç söz:

"Mevsiminden önce açan gül çabuk kurur"
"Vakitsiz öten horozun başını vururlar"
"Her şeyin bir vakti var"
"Taş yerinde ağırdır"

gibi sözler konuyu bütün açıklığıyla izah ediyor.

Evet bilgi, vakti geldiğinde insanın ve insanlığın hayrı için kullanılan hayırlı bir aygıt iken, bu bilginin vakitsiz kullanılması ters teperek sahibini vuran bir namlu gibidir.

Bugün bir 23 Bayramını daha yaşarken ilköğretim okullarına kadar inen şiddet bütün bu çarpıklığın en güzel işareti değil mi?

Bir dalı, bir çiçeği bile koparırken sorması gereken bu yaşta çocukların izledikleri şiddet içerikli film ve dizilerine etkisinde kalarak dizi dizi cinayetler işlemeleri doğal değil mi?

Evet: Çocuklarımıza her şeyi verdik ama galiba üstün insan olma ahlak ve erdemini nedense çok gördük.

Onları verseydik: Kantinlerde küçük çocukların aldıklarını ve paralarını almaya çalışan çeteler olur muydu?

Onları verseydik: En küçük fırsatta arkadaşının, onda yoksa başkalarının mallarına zarar veren, eşyalarını çalan çocuklar olur muydu?

Onları verseydik: Evde büyükleriyle yaka paça olan, her sözlerine itiraz eden ve anne babaya öf demenin yasak olduğunu bile bile bunları yapabilir miydi?

Tabiî ki yapamazdı. Demek ki asıl yanlışın büyüğünü eğitim kuruları, eğitim sistemi, medya, aile olarak biz yaptık. Bu gün Bayramlarını kutlayan çocuklardan hiçbir şey istemeye hakkımız yok. Bırakalım bayramlarını kutlasınlar.

Keşke çocuklar çocuk olarak kalsaydı. Keşke çocuklar asla görmemeleri gereken tablo ve sahneleri hiç görmeselerdi. Keşke duymamaları gereken sözleri hiç duymasalardı. Keşke zamanın en tatlı dönemleri olan çocukluk yaşlarında bazı duygulara erken yaşta uyanıp erken yaşta gözyaşlarına boğulmasalardı. Onlar keşke oyuncak için, sakız için, çikolata için, lunaparkta dönme dolap için, gondol için ağlasalardı. Bu yaşlarda asla almamaları gereken ilaçları kullanmasalardı, bir içtiklerinde bir daha onları büyük ihtimalle bırakmayacak olan uyuşturucu, sigara gibi kötü alışkanlıkları hiç edinmeselerdi. İşte o zaman her gün bir 23 Nisan olurdu. O zaman büyüklerin elleri çocukların tertemiz bayramlarına değmeyecek ve çocuklar her zaman bir bayram havası taşıyan ruhlarında bayramı bir kere daha doyasıya yaşayacaklardı.

Evet: Bayramı fırsat bilerek ülkemize gelip evlerimize misafir olan dünya çocuklarının diyalog ve hoşgörüye yapacakları katkıları asla unutmadan sözü Fethullah Gülen Hocaefendi’nin bu konudaki sözlerine bırakıyoruz. "İnsanları kusurlarından dolayı mahkum etmek doğru değildir. Bizim, bütün münasebetlerimiz müsamaha ve hoşgörü yörüngeli olmalıdır. Bugün, bizi tenkit eden ve en ağır üslupla eleştirenlere karşı, eğer biz mülâyemet eksenli üslubumuzu ısrarla sürdürürsek -öyle inanıyorum ki- ekseriyeti itibariyle bunlar, bir gün gelecek bizim en samimi dostlarımız olacaklardır. Aslında, Kur'ân-ı Kerim'de bu hususu ders veren pek çok âyet-i kerime mevcuttur. Ayrıca bugüne kadar yüzlercesine şahid olduğum hâdiseler, artık bende kanaat-ı kat'iyye hasıl etmiştir ki, kötülüğe kötülükle mukabelenin ne bir faydası ne de bir manası vardır. Bu hususları düşünürken, Gandi ile ilgili bir vak'a hatırıma geldi:

Pakistan'ın, ayrılma dönemecine girdiği, gerilimin had safhaya ulaştığı günlerden birinde, Müslümanlar ile Hindular arasında çatışma olur. Nasılsa, bir yanlışlık veya kaza eseri Hindu çocuklardan biri de bu çatışmada hayatını kaybeder. Hindu baba, Müslümanlardan bir çocuk öldüreceğine and içer. Fırsatını yakaladığı anda da bir Müslüman çocuğun üzerine saldırır. Hâdiseyi görenler müdahale eder ve çocuğu kurtarırlar. Sonra da bu Hindu'yu Gandi'nin yanına getirirler. Gandi, niçin masum bir çocuğu öldürmek istediğini sorar adama; adam da: "Onlar da benim çocuğumu öldürdüler, intikam için ben de onlardan bir çocuk öldüreceğim" der. Gandi ona şu cevabı verir:

-Öldüreceğin çocuk, senin ölmüş çocuğunu geri getirmeyeceğini biliyorsun; ille de ölmüş çocuğunun yerini doldurmak istiyorsan, onlardan bir çocuk al, evlatlık edin.. ve onu kendi öz evladın gibi bağrına bas!." (Fasıldan Fasıla 2. Perspektif)

23 Nisan Çocuk Bayramı ve düşündürdükleri:

1. Çocuk Bayramı'nda çocuklar için yapılması gerekenler, çocuklara yapılanlar ve çocuklara törenlerde verilen geçici payelerin ötesinde daha kalıcı plan ve projeler üzerinde durulmalı. Çocukların taşıdıkları potansiyeller hesaplanarak yapmak istedikleri ve yapabilecekleri konusunda ufuk açıcı çalışmalara imza atılmalı.

2. Çocuk Bayramında bayramlar okulların resmi zevata gösteri yapalım diye çocukları çoğu zaman soğukta bekletilme bayramı olarak kutlanmasına son verilmeli.

3. Çocuk Bayramı'nda hali vakti düzgün olan çocukların eğlenmesinin yanı sıra imkanı olmayan çocuklarında bu bayramın kendilerine ait olduğu hislerini pekiştirici faaliyet ve organizasyonlar içersinde olunmamı.

4. Çocuk Bayramı basın yayın organlarında çocukları tüketime itmek için bir araç olarak kullanılmamalı. "23 Nisan Çocuk Eki" olarak sunulan eklerde çocukları da tüketim çılgınlığına sevk edecek yayınlar yapılmamalı.

5. Mümkün olduğunca farklı ülkelerden farklı çocuklar getirilerek insanı insan yapan Anadolu kültürünün onların temiz ruhlarına, bozulmamış vicdanlarına sirayeti sağlanmalı.


 

Add comment


Security code


Refresh

back to top

BU GÜNLER DE GEÇECEK

ÇATLAYAN RÜYA

ÇARPITILAN BEDDUA!

ŞAHİT OL YA RAB...

Mefkure Yolculuğu