Genç Adam Analiz

Diyalog karşıtlarının Kur'an ile çelişkileri Featured

İslami camiada Diyaloğu destekleyen ve bu vesile ile doğru İslamın tanıtılacağına inananlar olduğu kadar , Diyaloğu bir Hıristiyanlaştırma , İslam’dan taviz verme , İslam dışındaki bazı dinleri Hak Din olarak kabul etme şeklinde algılayanlarda vardır.

Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi bir makalesinde Diyaloğa karşı çıkan 3 zümreden bahsederken günümüz Hariciler, Karmatileri ve Anarşistleri demişti. Bunlara ilave olarak birde Diyaloğu hakkıyla bilmeden , dezenformasyondan kaynaklanan , konuya  tam vakıf olmadığı halde “acaba İslam’a zarar verebilirmi ?” mülahazası ile endişe duyan samimi kardeşlerimizinde olduğunu görmekteyiz. Bu insanlar , Diyalog Hizmetlerinin içinde olmadıklarından , Diyaloğa biraz mesafeli durmakta ve kendilerince haklı endişelere kapılabilmektedirler.

Halbuki , “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz “ hükmünce , hayatını İslam ve Kur’ana adamış , 30 yıllık Cami Kürsülerinde Hak aşkından gözü yaşlı bir vaizin önderliğinde ve gözetiminde sürdürülen Diyalog Hizmetlerinin İslam’a zarar vermesi mümkün olsaydı , acaba hayatını Küfre karşı mücadeleye adamış , Erzurumda ilk defa “Kominizme karşı mücadele derneğini “ kurmuş bu gözü yaşlı Vaiz bu denli Diyaloğu teşvik edermiydi ?
Diyaloğa karşı çıkan Müslüman kardeşlerimizin en başlıca yanılgısı Kur’an ile çelişmeleridir. Yani Kur’anı Kerimi siyak ve sibak bütünlüğü içinde ele almayışlarıdır !

Mesela , Kur’anı Kerim

Ali İmran suresi,64 'te (mealen) :

"De ki: Ey Ehl-i Kitap, Sizinle Bizim Aramızda ortak Olan Bir Kelimeye Gelin: Allah'tan Başkasına İbadet Etmeyelim ve O'na Hiçbir Şeyi Ortak Koşmayalım” (1)

Ankebut suresi,46'ta  (mealen) :

”İçlerinden zulmedenleri bir yana, ehl-i kitapla ancak, en güzel yoldan mücadele edin ve deyin ki: 'Bize indirilene de, size indirilene de iman ettik. Bizim ilâhımız da, sizin ilâhınız da birdir ve biz O'na teslim olmuşuzdur.” (2)

Mümtehine suresi,8 'de (mealen) :

”Allah, sizinle din uğrunda savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayanlara iyilik yapmanızı ve onlara adil davranmanızı yasaklamaz.” (3)


diyerek , yani Ehl-i Kitab ile Diyalog ve iyi ilişikiler tesis edin, derken , yine diğer Ayet-i Kerimelerde

Bakara suresi , 191 (mealen)

Onları(Kafirleri) nerede yakalarsanız öldürün

Tevbe suresi , 73 (mealen)

Ey peygamber! Kafirlere ve münafıklara karşı cihad et ve onlara karşı sert ol. Onların varacakları yer cehennemdir. Ne kötü bir varış yeridir orası!

Tevbe suresi , 31 (mealen ) :

Yahudiler, “Üzeyr Allah’ın oğludur” dediler. Hırıstiyanlar ise, “İsa Mesih Allah’ın oğludur” dediler. Bu onların ağızlarıyla söyledikleri (gerçeği yansıtmayan) sözleridir. Onların bu sözleri daha önce inkar etmiş kimselerin söylediklerine benziyor. Allah onları kahretsin. Nasıl da haktan çevriliyorlar!


Tevbe suresi , 5 (mealen ) :

Haram aylar çıkınca bu Allah’a ortak koşanları artık bulduğunuz yerde öldürün, onları yakalayıp hapsedin ve her gözetleme yerine oturup onları gözetleyin

diyerek , Kafirlere karşı nasıl bir tutum izlenmesini öğütlemektedir. Şayet Kur’anı Ehl-i Sünnet Uleması gibi siyak ve sibak bütünlüğü içinde , yani önce nazil olan Ayetler ile sonra nazil olan Ayetleri birbiriyle bağımlı bir bütün olarak kabul etmezsek , o zaman (yüzbin defa Haşa) Kur’an-ı kerimi bir çelişki içinde göstermiş oluruz ki , Diyalog karşıtı kardeşlerimizin yanılgıları burada başlamaktadır. Çünkü , Diyalog karşıtı kardeşlerimiz , bizim ilk paragrafta bahsettiğimiz Kafirlere karşı Diyaloğu ve iyi muameleyi emreden Ayetleri görmemezlikten gelip , sadece daha sonra bahsettiğim Ayetler üzerine konuştuklarından , yanlışa düşmektedirler.

Buna isnaden soruyoruz : “Kur'anı Kerimde işimize gelen Ayetleri alıp işimize gelmeyen Ayetleri görmemezlikten gelmek , Hakiki bir müminin izleyeceği yomludur ? Diyaloğu emreden Ayetleri ne yapacaksınız ? Bu Ayetler bugünü kapsamıyor mu diyeceksiniz ? Veya nesh edilmiştir diyerek Ehl-i Sünnet Müfessirleri ile çelişeceksiniz ?

İzninizle bir örnekle konuyu biraz daha açalım :

Maide Suresi , 51 (mealen)

Ey inananlar! Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse kuşkusuz o da onlardandır. Şüphesiz Allah zalimler topluluğunu doğruya iletmez.

yani Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin , derken ;

Maide Suresi , 5 (mealen) :

Mü’min kadınlardan iffetli olanlarla, daha önce kendilerine kitap verilenlerden olan iffetli kadınlar da, mehirlerini vermeniz kaydıyla; evlenmek, zina etmemek ve gizli dost tutmamak üzere size helâldir.

diyerek , Yahudi ve Hıristiyan hanımlarından iffetli olanları ile evlenmeye cevaz vermektedir.

Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin yaklaşımını Elmalı Hamdi Yazır ve Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin anladığı şekliyle (4) anlamazsak , o zaman bir Ayeti “Yahudi ve Hıristiyanları düşman edinin “ , diğer Ayetide “ Düşman edinmenizi emrettiğim Yahudi ve Hıristiyanların hanımları ile evlenebilirsiniz”  şeklinde anlamış oluruz ki , -haşa- bariz bir çelişki ortaya çıkmış olur. Çünkü hem düşman edinin hemde düşmanınız ile evlenebilirsiniz anlamı çıkmaktadırki , işte bu çelişki –yüzbindefa haşa- Kur’anın değil , Kuranı siyak ve sibak bütünlüğü içinde değerlendirmeyen Diyalog karşıtı kardeşlerimizin çelişkisidir !

Kur'an ve Sünneti tahlil ederken , siyak ve sibak bütünlüğünü göz önünde bulundurmazsanız , Ayetlerin nuzül sırasını hangi olaylara göre indiğini saptamazsanız Kuranı katletmiş olursunuz.

Hz.Musa (AS) 'yı, Firavun gibi kendisini –haşa- İlahlaştıran büyük bir Kafire gönderirken: “Ona yumuşak söz söyleyin. Belki öğüt alır, yahut korkar.” (Taha, 44) , Efendimiz (SAV) ‘e: 'Sen, Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğütle davet et ” (Nahl, 16/125) , Allah’ın Ayetlerini inkar eden ve Efendimiz (SAV) ‘i yalanlayanlara karşı : “Şimdi sen onlara yumuşak davran ve güzel muamele et.” (Hicr, 85) demektedir.

Yani, Kur’anı Kerim bazı yerlerde Kafirler hakkında sert davranmaktan bahsederken, yine bazı Ayet-i Kerimelerine “yumuşak” ve “bağışlayıcı” davranmaktan, “güzel muamele” etmekten bahsetmesi, bahse konu “sert” davranma fiilinin bütün kafirleri kapsamadığını göstermektedir. O zaman hangi Kafir’e karşı “sert” hangisine karşı “yumuşak ve bağışlayıcı” davranacağız sorusu akla gelmektedir. Bunada yine Kur’an cevab veriyor:


'Ey iman edenler! Sizden önce kendilerine kitap verilmiş olanlardan ve kâfirlerden, dininizi alay ve eğlence konusu yapanları dost edinmeyin.' (Maide:58)

' İçlerinden zulmedenleri bir yana, ehl-i kitapla ancak, en güzel yoldan mücadele edin ve deyin ki: 'Bize indirilene de, size indirilene de iman ettik. Bizim İlâhımız da, sizin İlâhınız da birdir ve biz O'na teslim olmuşuzdur.' (Ankebut,46)

'Allah sizi, din konusunda sizinle savaşmamış, sizi yurtlarınızdan da çıkarmamış kimselere iyilik etmekten, onlara âdil davranmaktan men etmez. Şüphesiz Allah âdil davrananları sever.' (Mümtehina, 8 )

Ayetleri “Siyak ve Sibak bütünlüğü” içinde değerlendirirsek :

Müslümanlarla Zulmeden, Alaya alan, savaşan ve İslam’a açıktan düşmanlığını ilan eden Kafir ve Münafıklara “SERT“ ol, diğerleri ile en güzel yoldan, “yumuşak ve musamaha yolu ile” yani İslamı sevdirerek Tebliğ etme yolunu açık tut! Umulurki, bu şekilde İslam’ın güzelliklerine şahit olurlar ve İman ile müşerreflenirler!

(1) http://www.gencadam.net/content/view/171/57/
(2) http://www.gencadam.net/content/view/320/57/
(3) http://www.gencadam.net/content/view/329/57/
(4) http://www.gencadam.net/content/view/119/57/

 

Add comment


Security code


Refresh

back to top

BU GÜNLER DE GEÇECEK

ÇATLAYAN RÜYA

ÇARPITILAN BEDDUA!

ŞAHİT OL YA RAB...

Mefkure Yolculuğu