Yeni Asya Gazetesinin 27.07.2005 tarihli Yazısına cevabtır !
- Written by Dr.Emin Şimşek
- font size decrease font size increase font size
- Add new comment
Konu Başlığı : Hizmet için okul mu, başörtüsü mü?
Yazar: Ali Ferşadoğlu
Konunun Özeti : Üniversitelerde Tahsil imkanı bulamayan tesettürlü kızlarımızın başörtülerini çıkartarak ilim tahsili yapmaları Hizmetle bağdaşmaz ve İslam'dan taviz vermektir !
Pek Muhterem Ali Ferşadoğlu Bey ,
Refikimiz ve aynı zamanda kendisine Risale-i Nurları rehber edinmiş bir Gazetede bu tarz bir yazının yayınlanmış olması konuya sadece Zahiri pencereden bakıldığını , yoksa bir bütün olarak değerlendirilmediğini göstermektedir
İslam’da kadını eve hapsetmek yoktur. Kadının fiziki yanı dikkate alınıp, hususi durumları korunduktan sonra hayatın bazı sahalarına katkıda bulunması İslam’da yasaklanmamıştır.
Fethullah Gülen Hocaefendinin , bir hanım kızın Tesettür ile İlim tahsili konusunda tercih yapmaya zorlandığı bir dönemde sarf ettiği:”..... Kişi kanaatı vicdaniyesi ile bu mevzuda hükmünü verip öyle davranmalıdır. Bana göre okumayı tercih etmelidirler.”(2) ifadesi ile birlikte aslında bu süreçteki rahatsızlığını bakın nasıl dile getiriyor :
“Tabii ki dini mülahazalarla başlarını örten hanımlara müdahale edilmesine karşıyım. Onların dinin detayına ait bir konuyla tahsilleri arasında tercih yapmak zorunda bırakılmalarına üzülüyorum. Ama toplumumuz hassas bir dönemden geçiyor. Herkesin bunu göz önüne alması lazım. Bir taraf bunu kavga sebebi yapmamalı, diğer taraf da tepkileri kavga başlatıldı diye görüp üzerine gitmemeli... Hukukçu bir dostumuz yazdığı kitaba "Müntesiplerinin Cehaleti, Hasımlarının Kör Düşmanlığı Arasında Talihsiz Müslümanlık" adını koymuş.. Çok doğru.. Durumumuzu özetliyor kitabın ismi. İki taraf da cehalete yenik düşüyor.” (3)
Bu çerçevede ;
1-) Hanım kızlarımız Farz olan İlim Tahsili ile Farz olan Tesettür konusunda , bir dayatma sonucunda tercih yapmak zorunda bırakıldıklarında, şahsi vicdani kanaatlerine göre hareket etmelidirler. Bunu yaparken , hanım kızlarımız belki okudukları Fakültenin ileride kendilerine sağlıyacağı artı-eksi koşulları gözönünde bulundurmalıdırlar , belki edinecekleri Mesleği nedenli benimseyip benimsemiyeceklerine bakarak Vicdani bir hüküm vermelidirler.Nitekim tercihini bu yönde yapanlar , Eğitimlerini tesettürü ile alabilecekleri ülkelerde devam etmeyi tercih etmişler , veya Üniversite Eğitiminden sonra mesleğini yapmayı düşünmeyenler ise Eğitimlerini yarıda kesmişlerdir.
2-) Hocaefendi , bu çerçeveye ilave olarak , Vicdani Kanaatlerin okuma yönünde olmasının daha hayırlı olacağı Fakültelerde okuyanların , ileride Milletine Hizmet etme adına yetiştireceği Asrın Sümeyraları , Ümmü Habibeleri, Ayşe’leri için ihtiyaç duyulan Diplomalarını elde etmelerinin ancak Eğitimlerine devam etmeleri ile mümkün olabileceğine vurgu yapmıştır. Tercihini bu istikamette yapanlar, Fakültelerine girerken belki peruk takarak veya başına açarak Eğitimlerine devam etmişlerdir.
3-) Bu konuda her nasıl bir tercihte bulunulursa bulunulsun , gereksiz Toplum-Devlet ilişkilerinin gerilmesine vesile olunmamalıdır.Çünkü , hanım kızlarımıza bunu reva görenlerin istedikleride zaten budur ! Gerilim olsun , huzursuzluk olsun , ve yasakların alanı genişlesin ! Hatta Zaman gazetesi o dönemde 1 hafta boyunca sür manşetten vermiş olduğu Haberde , Kamusal Alan’ın sadece Üniversiteler ile sınırlı kalmayıp , tüm Ülke genelini kapsıyacak şekilde Türkiye’nin yarıaçık bir cezaevine dönüştürülmekistendiğini , birtakım çevrelerce yasa hazırlandığını ve başörtüsünün sadece evlerde giyilmesine izin verileceğine yönelik duyumların olduğunu belirtmişti.
Konuya , İslam Hukukunun bir Kaidesi olan Ehven-i şer ” İki şerden, daha hafif olanı ihtiyâr olunur” (4) prensibince bakılacak olursa , önünüze getirilen iki şer’li tercih arasından kötülük ve fenalık bakımından daha az ve hafif olanı tercih edilmelidir.
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri , aynı hususa parmak basarken “Hayr-ı Kesir için Şerri Kalil işlenir . Eğer şerr-i kalil olmamak için, hayr-ı kesiri intaç eden bir şer terk edilse, o vakit Şerr-i kesir irtikâp edilmiş olur" (5) ve “Bir şerr-i cüzî için hayr-ı kesîri terk etmek, şerr-i kesîr olur. Onun için, o şerr-i cüzî hayır hükmüne geçer.” (6) demektedir.Yani Büyük Hayırlar için daha az zararlı olan Şer seçilir demektedir.Yani Her mümini ilgilendiren Büyük bir Hayır yolunda , Kalil Şerlere cevaz vardır. Şayet bahse konu Kalil Şerden kaçınılırsa Büyük Şerlere sebebiyet verilir. O zaman küçük bir Şerden kaçayım derken , daha büyük bir Şer'e davetiye çıkarılırki , Allah indinde büyük Vebali beraberinde getirir !
Üniversitelerde uygulanan Başörtüsü yasağının üstünden 8 sene geçmesine rağmen sorunun çözülmemiş olmasını üzülerek görmekteyiz. Bu süre zarfında 4 yıllık bir Fakülte Eğitimi alan hanım kızlarımızın 2 nesil mezuniyet vermiş ve kız öğrencilerinin ağırlıklı okudukları Üniversite Hazırlık Dersaneleri ve Özel Okullarda Asrın Fatma’larını , Sevdenur’larını yetiştirmeye devam ettiklerini müşahede ediyoruz. Okumamış olsalardı , acaba bu şuurda yetiştirilebilirlermiydi ? Herhalde Hocaefendinin vurgulamaya çalıştığı noktada bu olsa gerek: Bir kişinin Şahs-i bir Şerre istemiyerek girmesi mi daha şerlidir , yoksa bu Şahs-i Şerri işlemediği için yapamıyacağı Hayr-ı Kesir olan İman Hizmeti mi daha Şerrlidir ?
Ümit edelim , kısa sürede Allah bu sıkıntının bertaraf edilmesi adına gerekli sebebleri Halk eder ve inşallah daha gönül rahatlığı ile Eğitimlerine hanım kızlarımız devam etmiş olurlar.
O açıdan , bahse konu yazının yaklaşımı Batınen eksiktir , zahire göre hüküm esas olsada , Batın göz ardı edilerek yapılan teşhisler Çözüm üretmeye matuf olamamaktadır ! Gönül isterdi ki , bu tarz bir konu Refik bir medya organında gündeme gelmemiş olsun !
(1) Fethullah Gülen Röportajı (Mehmet Gündem, Milliyet, 25.01.2005)
(2) Akşam, Orhan Yurtsever'in Fethullah Gülen'le Yaptığı Röportaj, 13 Mart 1998
(3) Radikal , Avni Özgürel , 21 Haziran 1998
(4) Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye , 29.Maddesi
(5) Mektubat,Sayfa 47
(6) Sözler , Sayfa 428