Diyaloğun semeresi ve Hastanelerde ilk İmam

Bir yıl önce bir toplantı
30 Mayıs 2005 Pazartesi günü İsveç’in Göteborg şehrindeki “Domkyrka” isimli merkez kilisesinde kutlanan papazlar gününde, bini aşkın papazın katılımıyla gerçekleştirilen “Dinler Değil Insanlar Karşılaşır” temalı konferansta dillendirilen bir ihtiyaç hayatiyete geçiriliyor; hastanelere din adamı…

Bizlerin de dinleyici olarak katıldığı ve Isveç Göteborg’daki Lära för Livet Egitim Merkezi’nin Baskanı Fadime Falk’ın de konuşmacı olarak iştirak ettiği toplantıda, ‘farkli dinlere mensup kimselerin bir arada yaşarken karşılaştıkları problemler’ masaya yatırılmıştı. En belirgin problemlerden birisi olarak da, hastanelerde müslüman bir din adamına duyulan ihtiyaç dile getirilmişti.


Oturum baskanının: “Hastanedeki Müslümanlarla yaşanan sorunlar nelerdir?” sorusu üzerine, hastane görevlisi Papaz Hanim Agneta’nın cevabi şöyleydi:
“Ölümler olduğunda, bu insanlar pratik olarak neler yapacaklarını bilemiyorlar. İsveç kültüründe her ölenin yanına, hastaneye bir papaz gönderilir. Dolayısıyla, ölen kişi müslüman dahi olsa ben gitmek durumundayım. Orda onları teselli kaynagi oluyorum. Ayni zamanda kendi dinlerinde de görevlileri olduşunu hatırlatıyorum. Pratik yardımlarda bulunuyorum. Gerektiğinde defin çalısmasına dahi katılıyorum… Ama, hastane ve okullarda müslüman temsilcilerine ihtiyacımız var! Bir olay anlatayım:

 


Hıristiyan bir anne ve müslüman bir baba... yeni doğan bir bebekleri öldügünde ben yanlarındaydım. Hıristiyan anne çocuğun bir Hıristiyan papaz tarafindan defnedilmesini istediğini belirtti. Müslüman baba ise bir imamın bulunması gerektiğini söyledi. Neticede ben bir imamla görüstüm; bebeğin defninde önce imam telkinde bulundu, sonra da ben Hıristiyan inancına göre duamı ettim. Böyle durumlarda ne yapmamız gerekiyor, nasıl hareket etmemiz gerekiyor; tam olarak bilemiyoruz.”


Burada Fadime Hanım söz almıştı:
“Diyalog çalışmalarının önemi asıl buralarda gözüküyor... Hastanelerde ve okullarda –çok üzücüdür ama- bizi temsil eden herhangi bir görevlimiz bulunmamaktadır. Bu özeleştiriyi aynı zamanda kendimize yapmaktayız. Çünkü yeterli sayıda din adamımız bulunmamaktadır. Bu çalişmalarla, bu pratik sorunları çözmeliyiz.”


Papaz Marika ise bu hususta su eklemelerde bulunuyordu:
“Diyalog grubunda bir imama böyle bir soru yönelttim, fakat imam kesinlikte karşı çıktı ve “ya siz, ya biz” diye belirtti. Fakat şunu unutmamalıyız ki, biz büyük ve güçlü bir çogunluguz. Müslümanlar ise burada küçük ve güçsüz bir azınlıktır. Dolayısıyla biz böylesi durumlarda nasıl hareket etmeliyiz, bunu tartısmalıyız.”
Fadime Hanim söze son noktayı koyuyordu:


“Yeterli sayıda, toplumu ve dilini bilen imamlarımız yok, dolayısıyla da çalısmalarda zorlanılıyor. Aynı zamanda bu bir entegrasyon sorunudur. Isveç toplumu olarak yabancıları ise alma hususunda çok daha hosgörülü ve açık olmalıyız.”

Ve bir yil sonra bir haber
Degisik din mensuplarının bir araya gelerek ortak problemlerini konusma imkanının oldugu böyle bir toplantıdan yaklasik bir yıl sonra, ilk defa bir imam hastanelerde görev almaya baslıyor. Skaraborg bölgesinde yayımlanan yerel gazete Skövde Nyheter’in haberine göre; savas döneminde Bosna Hersek’ten kaçarak Isveç’e gelen imam Smajo Sahat, Skaraborg Eyalet Hastanesi’nde çalısacak. Bölgede yasayan Müslümanların, hastanede papazlar gibi imamların da çalısması talebini olumlu karsılayan hastane yönetimi, konuyu, hastanelerde bulunan kiliseleri destekleyen Devlet Dinî Dernekler Dairesi’ne götürünce ve talep kabul edilince, imam Sahat’in eyalet hastanesinde görev yapmasına karar verildi.


Imamın maasının yarısının Dinî Dernekler Dairesi’nce, yarısının da bölgede yasayan Müslümanlar tarafından karsılanacagı belirtildi. Sahat, hastane personeline Islamiyet hakkında bilgi verecek, Müslüman hastaların psikolojik ihtiyaçlarını karsılamaya çalısacak ve cenaze islerinde yardımcı olacak.


Fakat Isveç’te hastanelerde müslüman din adamlarına duyulan ihtiyaç çok fazla iken, bu ihtiyacı karsılayacak çok az görevli bulunmakta. Bu ihtiyacin giderilmesi için de hızla insan yetistirme ihtiyaci gözükmektedir. Bu hususta da, sorumluluk sahibi kisi ve kurumlarina büyük ihtiyaç duyulmaktadır. Bu hususla ilgili görüstügümüz Isveç Din Hizmetleri Müsaviri Sadi Arslan Bey, bu konuda daha kendilerine resmi bir yazının gelmedigini, ama kendi bünyelerinde, sahsî bir insiyatif olarak diger imam arkadaslarıyla birlikte hastaneleri ve hapishaneleri dolastıklarını ifade ettiler. Evet.. Isveç’te oldugu kadar, diger bütün ülkelerde de bu yönde bir ihtiyaç var sanırım; bu dinin ve kültürün müntesiplerine manevi destek… (Sanırım imamlarımızın bu topluma olumlu katkıları bunlarla da sınırlı kalmayacaktır. Nitekim, arkadasımız Hasan Cücük’e bir açıklamada bulunan Göçmenler-Mülteciler ve Entegrasyon Bakanı Rikke Hvilhöj: “Entegrasyon konusunda Imamların rehberligine ihtiyaçları oldugunu” belirtmistir.)


Bu noktada sunu sormadan geçemeyecegim; eger insanlar bir araya gelip konusamasalardı, meselelerini tartısacakları, birbirini tanıma fırsatı bulacakları bir platform olmasaydı; hiç böyle meseleler ortaya konulup, çözüm yolları arayıslarına gidilebilir miydi..?

Anlasılmak için anlatma geregi
Göteborg’da bu diyalog çalismalarını baslatan ve bu hususta bir kitap da yazmıs olan Papaz Marika Palmdahl’in o toplantıda bir sözü vardi… ‘Anlasılmak için anlatma geregi’ne vurgu yapan onun o sözleriyle yazımı noktalamak istiyorum:


“Diyalogda amaç tabii ki önemli fakat üzücü olan sey, sürekli amaç ve hedeflerden konusup da diyalog sürecine baslayamamak. Bir an önce diyalog çalismalarina baslayalim. Zira Isveç gibi bir toplumda bu insanlarla/ müslümanlarla birlikte yasiyoruz, buradalar. Ikinci büyük din olarak burdalar. Onlari oldugu gibi kabul edip, gerçekleri görüp bu çalismalara baslamamiz gerekir... Bu diyalog esnasinda ben müslümanlardan çok sey ögrendim. Müslümanlar cemiyette toplum olarak yasiyorlar. Bizim gibi bireysel degiller. Onlarla görüsmemde, onlar hakkinda ne kadar az bildigimi gördüm, simdi onlari daha iyi anliyorum.”

İsveç Zaman Gazetesi Mayıs 2006 sayısı

Add comment


Security code


Refresh

back to top

ARAMA

ARŞİV İÇERİK TAKVİMİ

« November 2024 »
Mon Tue Wed Thu Fri Sat Sun
        1 2 3
4 5 6 7 8 9 10
11 12 13 14 15 16 17
18 19 20 21 22 23 24
25 26 27 28 29 30  

Herkül Nağme

Herkül Nağme..Ezcümle, M. Fethullah Gülen Hocaefendi'nin bütün eserlerinin, sohbetlerinin, şiirlerinin hep bu nağmeyi terennüm ettiğini söylemek pekâla mümkündür...

BU GÜNLER DE GEÇECEK

ÇATLAYAN RÜYA

ÇARPITILAN BEDDUA!

ŞAHİT OL YA RAB...

Mefkure Yolculuğu