Düşünce Hegemonyası

Fitne, dünya yaratıldığından bu yana üzerinde bulunduğu yeryüzünü karıştıran uyku halindeki bir helakettir. Birbirine içten bağlı insanları bile birbirine düşman eden gizli bir bumerangdır. Evet bumerang, çünkü fitne eninde sonunda çıktığı yere geri döner. Burada değilse de büyük buluşmada döner.

Şeytanın fitnesiyle kardeşini öldürüp, yeryüzünde ilk cinayeti işleyen Kâbil’den bu yana dünyada akla, hayale gelmeyecek türde karışıklıklar olmuştur. Fitne; ölümlere, terklere, savaşlara, devletlerin çöküşüne sebep olan en büyük etkenlerin başındadır. Fitne, iftiranın kardeşidir. Zaten tekinin olduğu yerde diğeri vazgeçilmez bir helezon olarak karşımıza dikilir.


Firavunların zulümlerini, neronların hunharlıklarını unutturacak nice katliamlar, işgaller, haksızlıklar hep lafa gelince kötülediğimiz şeytanın fitnesinin eseridir. Bir an bile baş başa kalmak istemediğimiz şeytanın kendisini ne kadar kötülesek de arka planda maalesef onun insan olan talebelerinin çıkarttığı fitne, iftira ve tefrika üçlüsüne katılıyoruz. Sırf Allah rızası için hizmet eden insanların gerek şahsına gerekse yaptıklarına edilmedik iftira, uygulanmadık tefrika kalmıyor. Ve bunu -gayrimüslim destekli olsa bile- bizzat kendisini Müslüman olarak gösteren basık sesli mezarlık senfonisi sahipleri uyguluyor.


Senelerce her türlü imkansızlıklara, engellere rağmen Hakk’a hizmet görevini layıkıyla ifa etmeye çalışan insanlara en başında olduğu gibi şimdilerde de tenkit dışı olarak haddi aşmış şekilde kafa karıştırıcı saldırılar sürüyor. Yapılan hizmet faaliyetlerine gerek kıskançlık gerekse menfaat duyguları bastırdığı için saldırılar düzenleyen bu insanlar batıl bir yolda durmadan çalışıyorlar. Yapılan iftiralara her türlü çürütecek ispat sunulduğu halde başka yollardan açıklar aranıyor, bulunamayınca da bir yere açıklık atfediliyor.


Diyalog ve Hoşgörü faaliyetini yürüten hizmet insanlarının amacı, diyalog kurdukları farklı din mensuplarına barış içinde yaşanabilirliği ve gerçek İslam’ın, Müslüman Türk tarafından nasıl korunduğunu ve temsile hazır olduğunu göstermektir. Hz. Peygamberin (s.a.s), ahir zamanda Hıristiyanlığın İslamiyet ile ittifak edeceğini ve bu süreç içerisinde Hıristiyanlığın İslam’a inkılap edeceğini belirten hadisi büyük bir müjde vermekte. Yani İseviler, İslam’ı çeşitli yollarla tanıyacak ve artık bu Hak dini kabul edecekler. Tabii ki burada Müslümanlara büyük bir görev düşüyor. Gayrimüslimler her ne kadar Hak din olan İslam’ı araştırmak zorundaysa, bizim de onlara anlatmamız o derece zorunludur ve Allah’ın emridir. Gayrimüslimlere İslam’ı anlatmanın yegane yolu Diyalog’dur. Onlarla diyaloğa girmenin caiz olmadığını, dinde yeri olmadığını söyleyen kişiler halkın kafasını karıştırıyorlar. İçine biraz da korku ekleyerek, onlarla diyaloğa girince onların dinine geçeceğimiz yaygarasını koparıyorlar. Diyalog bir kere Allah’ın emridir. Kur’anda : “Ehl-i Kitap ile müşterek bir kelime üzerinde buluşma çağrısı” bulunmaktadır.


Amerika’da İslam’ı anlatan ve bu yolda şehid olan Malcolm X, otobiyografisinde şunları belirtiyor: “Batı’daki karanlık İslam imajı Doğu’daki Müslümanları öfkelendirir durur. Mekke’ye gittiğimde bu imajdan dolayı kızgın olan Müslümanlara aslında bu gibi şeylerin suçlusunun kendileri olduğunu, bunların vebalinin kendi boyunlarına olduğunu söyledim. Çünkü onlar, Batı dünyasına gerçek İslam’ı yeteri kadar anlatmamış olduklarından bu uydurma şeyleri dinleyenler ne yazık ki gerçekmiş sanabiliyorlar. Doğulu Müslümanların gerçek İslam’ı anlatma konusundaki gevşeklikleri hatta suskunlukları öyle bir bilgi boşluğu doğurmuştu ki Batı’da bir din istismarcısı çıkıp halkımızı yanlış yola sürükleyebiliyor…”*


Bizim diyaloğa girme korkumuz olmamalı. Çünkü Müslüman kişi İslam’ı terk edemez. Yeterli olan eksik olanı istemez. Kendimize güvenip onlara dinimizi nasıl tanıtırız, nasıl barış içinde yaşarız diye düşünmeliyiz. Bir kaşık yoğurt bir tencere süte girmekten korkmaz. Çünkü sütü de kendi gibi yoğurt yapacağını bilir. Müslüman da öyle olmalı, gayrimüslim topluluğuna girerek temsil ettiği dinin gerçek yüzünü göstermeli. Kendi içinden olan, iftira yaygaracılarına inanmadan, sarsılmadan, inançla gerilerek yürümelidir.


Ölüm meleği ile buluşma vaktimiz gelmeden kendimizi düzeltmemiz, yanlış yoldakileri uyarmamız gerekir. Frekansımız ölüm moduna ayarlandığında, Azrail aniden önümüzde belirdiğinde, işin “İlahi Azrail ! Sen adamı öldürürsün…” sözünde yatan mizahtaki gibi gülünç olmadığını anladığımızda, öteki aleme göçtüğümüzde, geride kalanlardan helallik alma imkanımız olmayacak. Öteki alemde kendilerine verilecek nimetleri gördüklerinde helal etme ihtimallerinin ne olacağını siz düşünün…


Her engele rağmen hizmete devam eden insanlara bunun karşılığını Yüce Yaradan bahşedecek. Ve buna inandıkları sürece inşallah başarıya ulaşıp, Peygamberimizin (s.a.s) müjdesinin gerçekleşmesine vesile olmak için her engeli aşacaklar; gerekli olan bütün yollarla…


“Aç, herkese açabildiğin kadar sineni ummanlar gibi olsun,
İnançla geril ve insana sevgi duy,
Kalmasın el uzatmadığın ve ilgi duymadığın tek bir mahzun gönül…”



*The Autobiography of  Malcolm X – Alex Haley 1995

 

Add comment


Security code


Refresh

back to top

ARAMA

ARŞİV İÇERİK TAKVİMİ

« November 2024 »
Mon Tue Wed Thu Fri Sat Sun
        1 2 3
4 5 6 7 8 9 10
11 12 13 14 15 16 17
18 19 20 21 22 23 24
25 26 27 28 29 30  

Herkül Nağme

Herkül Nağme..Ezcümle, M. Fethullah Gülen Hocaefendi'nin bütün eserlerinin, sohbetlerinin, şiirlerinin hep bu nağmeyi terennüm ettiğini söylemek pekâla mümkündür...

BU GÜNLER DE GEÇECEK

ÇATLAYAN RÜYA

ÇARPITILAN BEDDUA!

ŞAHİT OL YA RAB...

Mefkure Yolculuğu