Hizmet için okul mu, başörtüsü mü?

Soru : “Okumayı istemek ile okumamak arasında kalan bir insan ne yapmalı . Ülke ve millet adına okumak mı yararlıdır, okumamak mı' Dinin füruata ait bir meselesinde bu denli hassas olmak mı, yoksa tercihini başka istikamette kullanmak mı gerekli' Kişi kanaatı vicdaniyesi ile bu mevzuda hükmünü verip öyle davranmalıdır.

Bana göre okumayı tercih etmelidirler." Hocaefendinin bu tesbitinin İslam Fıkhındaki yeri nedir ? Bir kadının üniversite okuması veya bir meslek sahibi olmasının dindeki hükmü nedir ve bunun için tesettürü terk etmesi ne kadar doğrudur ?

El-Cevab :

İslam’da kadını eve hapsetmek yoktur. Kadının fiziki yanı dikkate alınıp, hususi durumları korunduktan sonra hayatın bazı sahalarına katkıda bulunması İslam’da yasaklanmamıştır. Zaten kadın, hayatın her diliminde kendine göre katkılarda bulunmuştur da… Mesela, savaşlara katılması caiz görülmüş, okuması, eğitim görmesi tasvip, tercih ve teşvik edilmişti. Öyle ki, saadet asrında Hz. Aişe, Hz. Hafsa ve Hz. Ümmü Seleme validelerimiz sahabe fukahasının  ve müçtehitlerinin arasında yer almaktaydı; hatta peygamber hanesindeki kadınlar, dini öğrenme adına bir yönüyle erkeklerin bile müracaat kaynağıydılar. Tabiinden bir çok kimse Efendimiz’in(SAV) eşlerine müracaat ederlerdi. İmam-ı Azam Ebu Hanife’ye göre kadının hâkim bile olabileceğini görürüz . Kadın asker de olabilir, hekim de.. Önemli olan dinini yaşayabilmesidir. (1)

Fethullah Gülen Hocaefendinin , bir hanım kızın Tesettür ile İlim tahsili konusunda tercih yapmaya zorlandığı bir dönemde sarf ettiği:”..... Kişi kanaatı vicdaniyesi ile bu mevzuda hükmünü verip öyle davranmalıdır. Bana göre okumayı tercih etmelidirler.”(2) ifadesi ile birlikte aslında bu süreçteki rahatsızlığını Hocaefendi bakın nasıl dile getiriyor :

“Tabii ki dini mülahazalarla başlarını örten hanımlara müdahale edilmesine karşıyım. Onların dinin detayına ait bir konuyla tahsilleri arasında tercih yapmak zorunda bırakılmalarına üzülüyorum. Ama toplumumuz hassas bir dönemden geçiyor. Herkesin bunu göz önüne alması lazım. Bir taraf bunu kavga sebebi yapmamalı, diğer taraf da tepkileri kavga başlatıldı diye görüp üzerine gitmemeli... Hukukçu bir dostumuz yazdığı kitaba "Müntesiplerinin Cehaleti, Hasımlarının Kör Düşmanlığı Arasında Talihsiz Müslümanlık" adını koymuş.. Çok doğru.. Durumumuzu özetliyor kitabın ismi. İki taraf da cehalete yenik düşüyor.” (3) 
Bu çerçevede ;


1-) Hanım kızlarımız ileride manevi cihad yapmalarına vesile olacak ve bu zaviyeden Farz-ı ayn olan İlim Tahsilleri ile yine Farz-ıayn olan Tesettür konusunda , bir dayatma sonucunda  tercih yapmak zorunda bırakıldıklarında, şahsi vicdani kanaatlerine göre hareket etmelidirler. Bunu yaparken , hanım kızlarımız belki okudukları Fakültenin ileride kendilerine sağlıyacağı artı-eksi koşulları gözönünde bulundurmalıdırlar , belki edinecekleri Mesleği nedenli benimseyip benimsemiyeceklerine bakarak Vicdani bir hüküm vermelidirler.Nitekim tercihini bu yönde  yapanlar , Eğitimlerini tesettürü ile alabilecekleri ülkelerde devam etmeyi tercih etmişler , veya Üniversite Eğitiminden sonra mesleğini yapmayı düşünmeyenler ise Eğitimlerini yarıda kesmişlerdir.


2-) Hocaefendi , bu çerçeveye ilave olarak , Vicdani Kanaatlerin okuma yönünde olmasının daha hayırlı olacağı Fakültelerde okuyanların  , ileride Milletine Hizmet etme adına yetiştireceği Asrın Sümeyraları , Ümmü Habibeleri, Ayşe’leri için  ihtiyaç duyulan Diplomalarını elde etmelerinin ancak Eğitimlerine devam etmeleri ile mümkün olabileceğine vurgu yapmıştır. Tercihini bu istikamette yapanlar, Fakültelerine girerken belki peruk takarak veya başına açarak Eğitimlerine devam etmişlerdir.


3-) Bu konuda her nasıl bir tercihte bulunulursa bulunulsun , gereksiz Toplum-Devlet ilişkilerinin gerilmesine vesile olunmamalıdır.Çünkü , hanım kızlarımıza bunu reva görenlerin istedikleride zaten budur ! Gerilim olsun , huzursuzluk olsun , ve yasakların alanı genişlesin ! Hatta Zaman gazetesi o dönemde 1 hafta boyunca sür manşetten vermiş olduğu Haberde , Kamusal Alan’ın sadece Üniversiteler ile sınırlı kalmayıp , tüm Ülke genelini kapsıyacak şekilde Türkiye’nin yarıaçık bir cezaevine dönüştürülmekistendiğini , birtakım çevrelerce yasa hazırlandığını ve başörtüsünün sadece evlerde giyilmesine izin verileceğine yönelik duyumların olduğunu belirtmişti.


Konuya , İslam Hukukunun bir Kaidesi olan Ehven-i şer ” İki şerden, daha hafif olanı ihtiyâr olunur” (4) prensibince bakılacak olursa , önünüze getirilen iki şer’li tercih arasından kötülük ve fenalık bakımından daha az ve hafif olanı tercih edilmelidir.

Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri , aynı hususa parmak basarken “Hayr-ı Kesir için Şerri Kalil işlenir . Eğer şerr-i kalil olmamak için, hayr-ı kesiri intaç eden bir şer terk edilse, o vakit Şerr-i kesir irtikâp edilmiş olur" (5) ve “Bir şerr-i cüzî için hayr-ı kesîri terk etmek, şerr-i kesîr olur. Onun için, o şerr-i cüzî hayır hükmüne geçer.” (6) demektedir.Büyük Hayırlar için daha az zararlı olan Şer seçilir demektir.Yani Her mümini ilgilendiren Büyük bir Hayır yolunda , Kalil Şerlere cevaz vardır. Şayet bahse konu Kalil Şerden  kaçınılırsa Büyük Şerlere sebebiyet verilir. O zaman küçük bir Şerden kaçayım derken , daha büyük bir Şer'e davetiye çıkarılırki , Allah indinde büyük Vebali beraberinde getirir ! Diğer yandan ortada dayatma sonrası bir zaruretin olduğu aşikardır. Zaruretler ise haramları mübah kılar (7) 

Üniversitelerde uygulanan Başörtüsü yasağının üstünden 8 sene geçmesine rağmen sorunun çözülmemiş olmasını üzülerek görmekteyiz.  Bu süre zarfında 4 yıllık bir Fakülte Eğitimi alan hanım kızlarımızın 2 nesil mezuniyet vermiş ve kız öğrencilerinin ağırlıklı okudukları Üniversite Hazırlık Dersaneleri ve Özel Okullarda Asrın Fatma’larını , Sevdenur’larını yetiştirmeye devam ettiklerini müşahede ediyoruz. Okumamış olsalardı , acaba bu şuurda yetiştirilebilirlermiydi ? Herhalde Hocaefendinin vurgulamaya çalıştığı noktada bu  olsa gerek: Bir kişinin Şahs-i bir Şerre istemiyerek girmesi mi daha şerlidir , yoksa bu Şahs-i Şerri işlemediği için yapamıyacağı Hayr-ı Kesir olan İman Hizmeti mi daha Şerrlidir ?

Ümit edelim , kısa sürede Allah bu sıkıntının bertaraf edilmesi adına gerekli sebebleri Halk eder ve inşallah daha gönül rahatlığı ile Eğitimlerine hanım kızlarımız devam etmiş olurlar.

Allah Rızası istikametinden ayırmasın !

______________________________________________________
(1) Fethullah Gülen Röportajı (Mehmet Gündem, Milliyet, 25.01.2005)
(2) Akşam, Orhan Yurtsever'in Fethullah Gülen'le Yaptığı Röportaj, 13 Mart 1998
(3) Radikal , Avni Özgürel , 21 Haziran 1998
(4) Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye , 29.Maddesi
(5) Mektubat,Sayfa 47 ;Mektubatta (47.sayfa) , İşaret-l İcaz (81.,83.,254. sayfalarında ) , Beyanat ve Tenvirler ( 124.sayfa) , Muhakemat (23.sayfa)
(6) Sözler , Sayfa 428
(7) Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye , 21.Maddesi


 

HEADER

0furkan2013-02-04 17:18#28
isteyen istediği yerini açsın okusun, kim kime ne diyebilir ki!? herkesin din anlayışı başka başka. kızlarımız okudu da kaleler fethettiler! başbakan cumhurbaşkanı oldulari onlar düzelttiler, hatta akp tamamen nurcudur yani
Quote
0Erkam2012-02-06 19:09#27
Selim kardeş, meseleyi havada bırakma. Buraya insanlar delilleri ile düşüncelerini yazıyorlar. Madem bütün mezhep imamları, laik eğitim için başınızı açabilirsiniz diyorlar. Getir delillerini biz de öğrenelim. O engin bilgilerinden nasiplenelim.
Quote
0selim2012-01-28 03:46#26
'ilim öğrenmek kadın erkek herkese farzdır' hadisi şerifinin neden asıl kaynaklarından araştırmıyoruz? mezhep imamlarının ve büyük fıkıhçıların görüşleri ortadadır ve bu görüşler f.gülen hocaefendi gibi büyüklerin de fikri yapılarını temellendiren kaynaklardır. faydasız ve haddi aşan tevillere gerek yoktur. Ebû Davud, İbn-i Abidin, ibn-i Mace, Sindi ve daha niceleri Ebu Hanefi, İmam Şafi gibi mezhep kurucularla aynı paralalde, delilleriyle ve mesnetleriyle meseleyi izah etmişlerdir.
ihlasla meseleyi öğrenmek isteyen arkadaşlar bunlar ve benzeri kaynaklardan istifade etseler, cerbezeye düşerek israf-ı zaman ve kelamdan kurtulmuş olurlar...
Quote
0talha2012-01-23 15:08#25
Bazı bayan arkadaşlarımız okulda başlarını açmak zorunda kalıyorlar. Kimi üniversitelerde bahçe kapısında kimisinde sınfta açmak zorunda kalıyorlar. Bunun hükmü nedir?

Cevap
Değerli kardeşimiz;

Bilindiği gibi Nur suresi'nin 31. ve Ahzab suresi'nin 33, 35 ve 59'uncu ayetlerinde kadınların örtünmeleri, vücutlarının zinet yerlerini yabancılara göstermemeleri emredilmektedir . Bu konuda birçok hadis de vardır. Ama bu hadisleri burada nakletmeye lüzum görmüyoruz.

Kadının bütün vücudunun avret olup olmadığı hususu da mezhepler arasında ihtilaflıdır. Şafi ve Hanbeli mezheplerine göre kadının istisnasız tüm vücudu avret kabul edildiği halde Hanefi ve Maliki mezheplerinde eller ve yüzün fitne korkusu olmadığı takdirde avret olmadığı belirtilmiştir (1).

Tedavi gibi bazı zaruret hallerinde yabancı birisi bir kadının avret kabul edilen bir uzvuna zaruret miktarıca ve tedavinin gerekdiği mahalli geçmemek şartıyla bakabilir(2). Allah, Kuran-ı Kerim'de kadınların vücutlarını örtmelerini emredip başkalarına göstermelerini yasakladığına göre onların avret mahallerini yabancıların görebileceği şekilde açmaları haramdır. Zaruret olmadıkça avret sayılan bir uzvun tamamını ya da bir kısmını açamazlar.

Zaruret, yasak bir şeyi yapmadığı takdirde helaki veya helake yaklaşmayı gerekli kılan şeydir (3). Ali Haydar Mecelle Şerhi'nde zarureti aynen şu şekilde tarif etmiştir: "Zaruret; memnu tenavül etmediği takdirde helaki müstelzim olan haldir" (4).

Buna göre İslam'a hizmet etmek gayesiyle de olsa İslam'a taban tabana zıt düşen, kadının namahrem yerlerini ve avretini açmaya zorlayan okullarda okumanın zaruret kabul edilmesi mümkün değildir.

Ayrıca kadınların mutlaka bilmesi gereken şeyleri, avretlerini açmayı gerektirmeyen okul ve kurslardan öğrenmeleri pekala mümkündür. İslam hizmeti böyle bir yol ile ifa edilemez. Ayrıca İslam tarihi hiçbir resmi tahsili olmadığı halde kendisini özel olarak yetiştirip İslam'a ve ilme hizmet eden kadınlarla doludur. Şüphesiz kadınların avret açma ve ihtilat gibi İslam'ın yasakladığı şeyler olmazsa okutulmaları gerekli ve okumaları zaruridir, bunda büyük faydalar da vardır. Ama bu haramı işlemeyi tecviz edemez.

Bilindiği gibi "Zararları gidermek, maslahatları celb etmekten evladır." diye meşhur bir fıkıh kaidesi vardır. İslam'ın yasaklara gösterdiği itina, emirlere gösterdiği itinadan daha büyüktür. Hz. Peygamber bir hadisinde: "Ben size bir şey emrettiğim zaman ondan gücünüzün yettiği kadarını yapınız. Bir şeyden nehyettiğim zaman da ondan kaçınınız" buyurur.

Bundan dolayı meşakkati defetmek için vacibi terk etmek caizdir, ama günahları, özellikle büyük günahları işlemekte müsamaha yoktur. Bezzazi'nin ifadesine göre avret yerini örtecek bir şey bulamayan kimse, nehir kenarında da olsa istincayı terk eder. Çünkü yasak, emre tercih edilir. Kadına gusül gerekse ve erkeklerden gizlenecek bir yer bulamazsa guslü terkeder (5).

Demek oluyor ki, bir haramı işlememek için farz bile terkedilir. O halde sadece umulan bir maslahat için nassların haram kıldığı bir şeyin işlenmesi tecviz edilemez. Bize göre bu her okul için aynıdır. Müslümanların, kadınların başlarını açabilmeleri için İslam'ın hükümlerini zorlayacakları yerde, kadınların İslami kıyafetler içerisinde okuyabilmelerin in çarelerini araştırıp bu yolda gayret sarfetmeleri gerekir.

1-Kitabu'1-Fıkh ala Mezabili'l Erbaa 1/192. Sabuni, Tefsiru Ayat'il-Ahkam c. 2. s. 381
2-el-Merginani, el-Hidaye, c. 4, s. 84
3-Suyuti, el-Eşbah ven-Nezair, s. 94
4-Ali Haydar, Dürerü'l-Hakkam Şerhu Mecelletü'l-Ahk am, Muk. 22. Mdd. nin şerhi
5-İbnu Nüceym el-Eşbah ve'n-Nezair, s. 90-91
Halil GÜNENÇ, Günümüz Meselelerine Fetvalar II.180
Quote
0Çakır2012-01-20 14:13#24
UYDURUK REDDİYEYE REDDİYE

Abdullah kardeş tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan çıkar benzeri bir paradoks ortaya atmış. Parçadan bütüne gidilebiliyorsa , bütünden de parçaya gidilebilir. Matematikte sağlama yapmak diye birşey vardır. Buna göre eğer kaynakların doğruysa onlara bakıp ulaşabileceğin sonuçta doğrudur. Bir de bunun sağlamasını yaparsın. Sonucun doğruysa onunla alakalı güvenilir kaynaklar bulursun. Buna itiaz edip uyduruk reddiye yazmaya hakkın olmasa gerek. Ama senin "hakikatı ortaya çıkarmak gibi bir amaç yok" gibi niyet okuyuculuğu yapmana reddiye yapmaya bizim hakkımız var. Peygamberimizin söylediği gibi "kalbini yarıpta mı baktın"...

1- Hocaefendinin eski görüşü ve yeni görüşü diye birşey yok. O dinin en ufak bir uygulamasından bile taviz vermediğini de şöyle dile getirmiştir: “Bizim kalbimizi Allah biliyor. Ben,değil böyle büyük meselelerde,yat ağa girerken bile Efendimiz’in tarzını uygulamaktan taviz vermedim. Arkadaşlarımın da taviz verdiğini zannetmiyorum.” Bu konuda da hocaefendinin "Kişi kanaatı vicdaniyesi ile bu mevzuda hükmünü verip öyle davranmalıdır." sözünde bir taviz vermek yoktur. Asıl örtünmek okumaktan daha önemlidir diye aklı sıra reddiye yazmaya kalkanlar Allah ın oku emrinden taviz vemektedirler. Dinin füruatına (iman esaslarından olmayan) ait iki meselesinde hangisinin daha önemli olduğunu bırakın kişi kendi durumunu göz önüne alarak vicdanıyla karar versin demektir." Hocaefendinin "Bana göre okumayı tercih etmelidirler." sözü başörtüsünü açıp okumayı tercih etmelidirler anlamı yoktur. Hocaefendinin cevabını verdiği soru bu : "Okumayı istemek ile okumamak arasında kalan bir insan ne yapmalı . Ülke ve millet adına okumak mı yararlıdır, okumamak mı". Elbette okumayı tercih etmeli diyecek ne diyecek başka?

2- Ben aşağıdaki yorumumda matematik farzdır diye bir ifade kullanmadım. Tefekkür etmekten bahsettim ve Allah ı düşünmenün farz olduğunu anlattım. Allah ın düşünmek farz ise Allah ı düşündürecek mefkurelere girişmekte farzdır. Bu ister matematik olur, ister Kuran, fıkıh, ilmihal, siyer-i nebi olsun...

3- Burada zarureti ortaya çıkaran cihaddır. Başörütüsü yasağını kaldırabileceği niz kalelere ulaşıp ele geçirmek için okumak gerekir. Siz Allah ın okumak emrinde taviz verdikçe yani okumakla ele geçirilebilecek kaleleri hep başörütüsü yasakçılarına teslim ettikçe yüzyıllarca bu yasağı kaldırmayacakla r ve siz yasağa uyma zaruretiyle baş başa kalacaksınız. Yasağa uymak bir zaruretse, yani ister başını aç ister kapa bu yasağa uymuş olacaksın ki bu zaruret halidir ve ihtiyaca binaen az miktarda uygulandığında haram olmaz. Diğer taraftan yasakçıların kalesini ele geçirip yasağı kaldırma imkanın olabilir.

4- "sen hoca efendiden iyi mi bileceksin" diye yapılan bir yorum göremedim. Ama yapılabilir de... Çünkü İmam-ı gazali ile Erkan beyi karşılaştırman çok abes olmuş. Hocaefendi dünya çapında kabul görüş bir alimken Erkan kardeşimiz her sözünün iftira olduğu yorumlarda kanıtlanmış bir kişidir. Elbette hocaefendiden daha iyi mi bilecek.

5- Hocaefendi hayatında hiç bir zaman tesettür kuran-ın bir emri değildir dememiştir. Bunun tesini söyleyen müfteri olduğunu ilan etmiş olurlar.

6- İnsanlar bir yola çıkar belki 100 basamak çıkacaktır ama 99. basamakta vazgeçebilir. Dolayısıyla "ileride hizmet edeceği diye meşkuk" olmuş olur. Bu sebeple hocaefendi kati okumanızı tavsiye ediyorum diye bir ifadede bulunmamıştır.

7- Evet şerleri defetmek için hayırları çağırırsın ama İnsanlar için neyin hayırlı olduğunu en iyi bilen Allah (cc)'tır. "... Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz" (Bakara Suresi, 216) ayeti, bu gerçeği haber vermektedir. BUna göre başını açıp okuman mı yoksa kapayıp oturman mı daha hayırlı olur kararını hocaefendi kişinin kanaati vicdanına bırakmıştır. Katti uygulayın diye bir isteği olmamıştır.

8- Fethullah Gülen'in önce ülkemiz sonra da dünya çapında diyalog faaliyetlerine başladıktan sonra da hayatını adadığı "Allah'ı ve Resulü'nü tanıtma ve sevdirme" gayesinden ve gayretinden zerrece taviz vermediğini bilmek için eserlerine hızlıca bakmak kafidir. Hocaefendi şu sözleri söylemiştir : "enim herşeyim dinimdir. Farzından adabına kadar herşeyim dinimdir. O dinimin küçük bir adabına, küçük bir esasına muhalefet edecek, onun için zararlı olacaksam Allah bir dakika bile yaşatmasın derim. Ben O'nun hayat tarzına, O'nun üslubuna aykırı olacaksam Allah bir dakika yaşatmasın. Efendim'e muhalefet çerçevesinde bir dakika, bir saniye bile yaşamaktansa yerin dibine gitmeyi tercih ederim."
Quote
0Fedakar2012-01-20 13:54#23
http://www.youtube.com/watch?v=2SRTJJGw6zE

Hocaefendi'nin fetva sı kendi sesinden burada, ben inanmıyorum Hocaefendi'ye isnad edilen bu röportajın iftira olduğunu tahmin ediyorum, hatta Hocaefendi'nin adına yayınlanmış bir çok kitabında Kendisine ait olduğunu zannetmiyorum.
Quote
0abdullah2012-01-20 09:31#22
REDDİYE
bu makalenin özünde bir hata var. makaleyi yazan arkadaş önce bir görüşü kabul ediyor sonra buna kaynak arıyor. yani hakikatı ortaya çıkarmak gibi bir amaç yok. kaynaklardan sonuca ulaşmak değil sonuca göre kaynakları yorumalama işi yapılmış. ayrıca bazı atıflarda siyak sibak ilişkisine bakılmadan, cımbızla çekilmiş.

1. öncelikle erkam kardeşimizin gösterdiği linkte bulunan hocaefendinin sözleri ile bu makale çelişiyor. tebei nazarla bakmayanlar bunu görebilir. belki hocaefendi fikrini değiştirdi bunu bilemiyoruz. ayrıca bediüzzaman çok yerde ifade ettiği "ehli tarikat sekr ve cezbe halinde gösterdiği hilafı şeriat tutumlardan sorumlu değildir lakin etbaı bu sözleri ve tutumları şeriat terazisiyle tartmalıdır sözüyle bu duruma bakılabilir.

bediüzzaman " Zira çok silik söz ticarette geziyor. Hatta benim sözümüde ben söylediğim için hüsnü zan edip tamamını kabul etmeyiniz" diyor.
2. arkadaşın biri mantık oyunu ile matematik öğrenmeyi farz yapmış. Arkadaşım! farzın kaynağı kuran ve hadistir. senin mantığın değil. sönük fikrimiz şeriata mihenk ve mizan olamaz. senin mantığın ile matematik farz, fizik farz, astronomi farz, coğrafya farz, siyasal farz, biyoloji farz, zooloji farz, ekoloji farz, filoloji farz, etimoloji farz........ haşa peygamberimiz ve alimlerimiz baya farzı terketmişler. bunlar yalnız farzı kifayedir, farzı ayn değildir.
3. zaruret haramı helal eder ile ilgili bediüzzaman "'Çok aldanmışsınız. Zaruret su-i ihtiyardan gelse kat'iyyen doğru değildir, haramı helal etmez. Ekmek yemek, yaşamak gibi zaruri ihtiyaçlar haricinde, başka hangi zaruretler var". Okula gitmek nasıl zaruret oluyor. hoca efendi de videoda böyle bir zaruret olmadığından bahsediyor.
4) sen hoca efendiden iyi mi bileceksin diye bir yorum yapılmış.imami gazalinin imamı rabbaninin dahi başka imamların kabul etmediği görüşleri var. sahabe efendilerimiz bile paygemberimize "bu dediğin vahiy mi yoksa senin görüşünmü diye" soruyorlar. hoca efendide insandır hata yapabilir. şeriatla tartmadan kabul edenler mazur değildir. rahipleri rab edinmek ile ilgili ayetin tefsirine bakabilirsiniz.
5) bediüzzaman ve talebeleri tesettür kuranın kati bir emridir dedikleri için hapis yatmışlardır.
6) ileride hizmet edeceğim diye meşkuk bir fikrin kati bir farzdan önemli olduğu nasıl söylenebilir.
7) mecellede geçen def-i şer celb-i nefa racidir(şerleri defetmek hayırları çağırmaya tercih edilir) hükmünü neden almıyorsunuz
8)bediüzzaman "Şeriatın bir meselesine bin ruhum olsa feda ederim" derken nasıl başörtüsü fikrinize bu zatı delil olarak getiriyorsunuz.
Quote
0Erkam2012-01-03 23:45#21
Evet müslümanlar da dinlerini anlatmak adına dinlerinden olacak. O başını açan bayan gidip de "Allah başlarınızı örtmenizi emrediyor" dediğinde öğrencisi ne diyecek?
Ayrıca farz olan ilim Kur'an'ın kendisidir. Ve Allah, dinlerini yaşayamayan bir topluluğa; peki yer yüzü geniş değil miydi diyeceğini söylüyor. Bunu nereye koyalım?
Bana sorarsanız şunu yapalım; evet biz ayeti uygulamadan kaldırdık (geçici bir süre) diyerek dürüstlük gösterelim. Hatayı allayıp pullayıp doğru diyerek önümüze getirmeyelim.
Quote
0Çakır2011-12-07 00:06#20
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: Gece bir müddet ilim öğrenmek, bütün gece ibâdet etmekten sevaptır. Sabah-akşam ilimle meşgul olmak, cihaddan efdaldir. Burada kastedilen ilim sadece ilmihal, fıkıh, tefsir ve akaid kitapları okumak değildir. Bir insan fen bilimleri öğrenmekle de tefekkür edebilir. Çünkü Allah ın isimlerinden birisi de alimdir. Matematik okurken en büyük matematikçiyi tefekkür edecek. Biyoloji okurken en büyük biyaloğu tefekkür edecek. Hukuk okurken kainata kanunlarla nizam veren adalet terazisi hiç şaşmayan en büyük hukukçuyu tefekkür edecek. Demek ki neymiş fenni ilimler farzmış. Çünkü hiç bilenle bilmeyen bir olmaz.

Ancak bilmek yetmiyor, bildiklerinle amelde etmen lazım. Evde oturup tıp öğrenebilirsin pekala. Ama diploma sahibi olmadan ilminle nasıl amel edeceksin. İlminle amel etmeden kitap yüklü merkep hayvanından ne farkın kalacak. Diğer taraftan ilmimle amel edeceğim diye tutturup ben tıp biliyorum deyip evde hasta ameliyat etmeye başlasan soluğu hapishanede alırsın. Demek ki neymiş. Evde oturup ilim öğrenmekle olmuyormuş.

Diğer taraftan müslümanlar üniversiteye gidip öğretmen olmayacak. Peki kim öğretmen olacak. Müslümanın çocuğunu ateist dinsizler okutacak. Her köşe başını dinsizler dolacak. Müslüman efendi olması gerekirken, çaycılık, süpürgecilik gibi mesleklerle ekmek parasını çıkaracak. Ateistlere hizmetkarlık yapacak. Zaten tesettürün ÇYDD ciler tarafından okullarda yasaklanmasının sebebi bu değil mi? Zaten müslüman cahildir imajı kafalarında hakim. Tamamen müslümanları cahil bırakma projesi hizmetçi yapma projesinden başka birşey değil tesettür yasağı. Bir yerden kontrol mekanizmalarını yasakçı zihniyetlerden alamazsan bu böyle sürüp gider. Kısır döngüyü kırmak gerek. O yüzden de milletimin imanını selamette görürsem cehennemin alevleri içinde yanmaya razıyım diyecek cihad ehli insanlara ihtiyacımız var.

Diğer sorunuzda gelirsek baş örtüsü takmayan kafir olmaz demek, tesettürün dinin emri olduğuna inanmayan kafir olmaz demek değildir. Nur 31 ayetini red eden müslüman kalabilir mi?
Quote
0erkam2011-12-06 21:11#19
Hasbihal kardeşim, ilimden kastın eğer üniversitede öğretilen fenni bilgiler ise bunun daha kapsamlısını evde oturarak da öğrenebilirsin. İlimden ne anlıyorsun? Farz olan matematik falan mıdır? Bunlar farz ise evde de öğrenmek mümkündür.

R.KELES kardeşim, sizin üst tabakadan olmadığınız konusunda anlaştık sanıyorum. Kaldı ki olsanız da söylemezsiniz :-) tedbir açısından :-)
Yani işi haleti ruhiye ile neden değerlendiriyor sunuz? Söylenenlere odaklanmanızı tavsiye ediyorum. Sorunuza gelelim. Siz hangisinin daha sevap daha günah olduğunu bana deliller ile ispatlayabilir misiniz? Çoğu kavim Allah'ın tek bir hükmünü -argo tabir ile- sallamadığı için helak oldu. Buna ister namaz dersiniz, ister tesettür, ister ticaretteki dürüstlük, ister eşcinsellik... Hangisini yok sayar/sallamazs anız kafir olursunuz.

Ayrıca sizi eleştirenler cahildir, yobazdır, dinden anlamazdır, kıskanıyordur, serttir, kabadır gibi düşünceleri bırakırsanız beni daha iyi anlarsınız diye düşünüyorum. Çünkü hem bana karşı savunmacı bir refleks ile tepki veriyorsunuz, hem de anlamaya çalışmıyorsunuz . Çalışmıyorsunuz , çünkü o kadar yazı yazmış olmama rağmen halan halet-i ruhiyeden bahsediyorsunuz . Bugun çok mutluyum veya bu yazıyı yazarker annemi özlemiştim. Bu neyi ifade eder? Yazdıklarımı daha mı doğru yapar, ya da doğru söylediğim şeyleri yanlış mı yapar? Şu ayeti hatırlatmak isterim müsaadenizle:
"O kullarımı ki, onlar sözü dinlerler,sonra da en güzeline uyarlar. İşte onlar, Allah’ın doğru yola ilettiği kimselerdir. Gerçek akıl sahipleri de onlardır." (zümer 18)
Quote

Add comment


Security code


Refresh

back to top

ARAMA

ARŞİV İÇERİK TAKVİMİ

« November 2024 »
Mon Tue Wed Thu Fri Sat Sun
        1 2 3
4 5 6 7 8 9 10
11 12 13 14 15 16 17
18 19 20 21 22 23 24
25 26 27 28 29 30  

Herkül Nağme

Herkül Nağme..Ezcümle, M. Fethullah Gülen Hocaefendi'nin bütün eserlerinin, sohbetlerinin, şiirlerinin hep bu nağmeyi terennüm ettiğini söylemek pekâla mümkündür...

BU GÜNLER DE GEÇECEK

ÇATLAYAN RÜYA

ÇARPITILAN BEDDUA!

ŞAHİT OL YA RAB...

Mefkure Yolculuğu