YALAN RÜZGÂRLARI

“Bir hareket başta ahlak sahibi olmalıdır. Her yolu meşru göremez. Hem Kur’an ve Allah diyeceksin, ama kasetlerle komplolarla anılacaksın. Bu yolsuzluk soruşturması değil, millete karşı tezgâhtır.” Başbakan Tayyip Erdoğan’ın bu sözlerini son dönemde sıkça duymaya başladık.
Başbakan, karşılaştığı her sorunda ‘iç ve dış komplolar’ senaryosu üzerinden savunmaya geçiyor. Başbakan’dan aldığı işaretle komplo teorilerini akıl bir yana, tahayyül sınırlarının ötesine taşıyan bir ekip ortaya çıktı. Bunlara kısaca ‘Çılgın muhafazakârlar’ diyebiliriz. Cumhuriyet mitingleri sürecindeki ‘Çılgın Türkler’den farkları, ulusalcı söylemlerin azalıp dini motiflerin artması. Onlar da AB ve ABD destekli bir proje ile Türkiye’nin tuzağa düşürüldüğünü ileri sürüyordu. AK Parti ve ‘cemaat’in dış güçlerin oyuncağı ve hain olduğu üzerine uzun nutuklar atıyorlardı. Yeni Türkiye’nin kalemşorları, AK Parti’yi cümlelerden ayıklayıp sadece cemaatle ilgili bölümleri tekrar ediyor.

‘ÇILGIN MUHAFAZAKÂRLAR CEMAATE KARŞI’

Her dönemde komplocuların tercihi devlete sızma ve paralel devlet. 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat ve 27 Nisan darbe süreçlerinde devletin tehdit altında olduğuna inanmamız istendi. Şartların olgunlaşması adına binlerce insanın ölmesine bile göz yumuldu. Siyaset ve bürokrasideki büyük savaşlar ‘devleti ele geçirme’ üzerinden yapıldı. Ülkeyi yöneten meşru AK Parti hükümeti de bu gerekçeyle bitirilmeye çalışıldı. Bu iddianın dayağını en çok cemaat yedi diyebiliriz. Olağan şüpheli olarak hep gündemde tutuldu. Ama darbe dönemleri dâhil delil bulunamadığı için toplumsal lincin ötesine geçilemedi, hukuki yaptırımlara muhatap olmadı. Bu konuda kitap yazan amansız muhalif Ahmet Şık bile kitabında bazı suçlamaların mesnetsiz olduğunu zikretmek zorunda kaldı.

Read more...

İşaret Edilen Adam?

Bir tarafta doğruları müdafaa, yalancıları nasihate davet ile mükellef bir cemaat… veçhen bu göreve mazhar Zaman gazetesi,

Bir diğer tarafta “Onlara 'Yeryüzünde fesat çıkarmayın' dendiği zaman, 'Biz ancak ıslah ediciyiz' derler.” (1) Ayetine muhatap olduğunu düşündüğüm “adam”!

Risale-i Nur perspektifinde, Üstad Hazretlerinin izahı ile bu konuya geleceğim.

Fakat şu hususun asla unutulmaması gerektiğine inanıyorum,

Dershaneler konusunda yaşanan “Cemaat-Hükümet” tartışması ve akabinde yolsuzluklar ile devam eden olaylara yazılı ve görsel basının yaklaşımı, insanımız arasında neredeyse uçurumlar açtı. Öyle ki; ülke başbakanının çıkıp cemaate gönül vermiş insanları çete, örgüt vs. gibi illegal bir yapıya benzetmesi, yurtlarına, dershanelerine, sohbet evlerine “in” gibi çirkin bir yakıştırmayı yapması, şak-şakçı medya tarafından kamuoyuna sunulan yalan yanlış haberler, iftira ve karalamalar ile adeta müminler arasında fitne uyandırıldı.

Bu fitneyi uyandıranlar, ne acıdır ki faturayı yine hizmet camiasına kesti. Hey hat!

Read more...
Subscribe to this RSS feed

ARAMA

ARŞİV İÇERİK TAKVİMİ

« November 2024 »
Mon Tue Wed Thu Fri Sat Sun
        1 2 3
4 5 6 7 8 9 10
11 12 13 14 15 16 17
18 19 20 21 22 23 24
25 26 27 28 29 30  

Herkül Nağme

Herkül Nağme..Ezcümle, M. Fethullah Gülen Hocaefendi'nin bütün eserlerinin, sohbetlerinin, şiirlerinin hep bu nağmeyi terennüm ettiğini söylemek pekâla mümkündür...

BU GÜNLER DE GEÇECEK

ÇATLAYAN RÜYA

ÇARPITILAN BEDDUA!

ŞAHİT OL YA RAB...

Mefkure Yolculuğu